Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2660 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17517 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : MALATYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2012/46-2013/442Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, davalının ....... mahallesi ........ sok. no:..... adresindeki dava konusu yerde belediyenin Maski Müdürlüğünün yetkili ve görevli elamanları tarafından 06.05.2008 tarihinde yerinde yapılan kontrollerde ......... abone, ........ sayaç nolu saatten 2689 m3 su sarf edildiğini ve su borcunun ödenmediği tespit edilerek tutanak tutulduğunu, davalı hakkında ceza ve KDV dahil 3.294,41 TL borç tahakkuku yapıldığını, tüm ihtarlara rağmen davalının borcunu ödememesi üzerine borcun tahsilini sağlamak amacıyla davalı aleyhine Malatya 7. İcra Müdürlüğünün 2009/2737 takip sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinde bulunulduğunu belirterek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece borç tahakkuk ettirilen ......... nolu su aboneliğinin davalı şirket adına değil dava dışı Hacı Vahap Karaca adına kayıtlı olduğu, bu itibarla davalı şirketin abone sıfatı ile tüm borçtan sorumlu tutma imkanının bulunmadığı, davalı şirketin ancak suyu fiilen tükettiği dönemlerde oluşan su borcundan abone sahibi ile müteselsilen sorumlu tutulabileceği, davalı şirketin abonenin kayıtlı olduğu işyerini 18.02.2008 tarihinde devir aldığından ancak bu tarihten sonra tüketilen su borcundan sorumlu olduğu, 18.02.2008 tarihinden sonra takip tarihine kadar tahakkuk edilen borç miktarının 386,18 TL olup, bu borçların takip tarihi olan 24.04.2009 tarihine kadar işlemiş gecikme faizinin 80,80 TL olduğu, dava konusu su alacağının ........... nolu abonenin borcu ile ilgili olduğu, Malatya 1. Sulh hukuk Mahkemesinin 2010/506 Esas sayılı dosyasının konusunun ise 103869 nolu abonelikle ilgili olup, dava konusu ile ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla takip tarihi itibariyle davacının toplam alacak miktarının 466,98 TL olduğu anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile davacının talebinin 386,18 TL asıl alacak ve 80,80 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 466,98 TL üzerinden kabulüne ve itirazın iptaline, bu kısım için Malatya 7.İcra Müdürlüğünün 2009/2737 E. Sayılı dosyasındaki icra takibinin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; davalının su borcunu ödememesinden dolayı yapılan takibe davalının vaki itirazının iptali davasıdır. Ödenmeyen borç 2006/2. ayından 2009/02. ayına kadar olan döneme ilişkindir. Yerel mahkemece davalı şirketin tüketim borcunun bulunduğu işyerini 18.02.2008 tarihinde devraldığından, ancak bu tarihten sonra tüketilen su borcundan sorumlu olduğu yönündeki bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü yönünde hüküm verilmiştir .Devrin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu Md. 179 Hükmü: Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar." yasal ifadesini içermektedir .Bu doğrultuda devrin yapıldığı tarihte yürürlükte olan BK md. 179 uyarınca; devralan şirketin de devreden şirketle birlikte devir tarihinden önceki su borcunda da BK md. 179 çerçevesinde sorumlu olduğu gözetilmeksizin davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.