Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2658 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9513 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DÜZCE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/02/2014NUMARASI : 2013/265-2014/91Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; Davacı ...... Belediye Başkanlığınca davalı hakkında ...... nolu su aboneliğinden kaynaklanan borcunun tahsili amacıyla Düzce 2. İcra Müdürlüğünün 2013/2051 Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden ilamsız takip başlattıklarını, davalının borca yasal süre içerisinde itiraz etmesi nedeniyle icra dairesinde takibin durdurulduğunu, davalının itirazlarına konu ettiği hususların borca ilişkin sorumluluğu ortadan kaldırmayacağını belirterek haksız yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve alacak miktarının %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; Dava dilekçesine konu su bedellerinin tarafından kullanılmadığını, deprem nedeniyle dava konusu adresi terk ettiğini, talep edilen su bedellerinin 2005 yılından itibaren istendiğini, 2005 yılından daha öncesinde belirtilen adreste ikamet etmediğini, ........ ilçesi, ......... Köyünde ikamet ettiğini, davada davacının kusurunun bulunduğunu, su borcunun bu denli yükselene dek ilgili aboneliğin kapatılmadığını, olayda müterafik kusurun bulunduğunu ve hakkaniyet gereği indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı yerel mahkeme nezdinde alınan beyanında; cevap dilekçesini tekrar ettiklerini, davaya konu olan yerde 1999 depreminden önce oturduğunu, deprem olunca bina hasar gördüğünden sözkonusu ikameti terk ettiğini, deprem paniği ile aboneliğin kapatılması gerektiğinin aklına gelmediğini, bu nedenle aboneliği kapatmadığını, binayı terk ettiği için suyu da kullanmasının mümkün olmadığını, su parasının da fiili kullanıcıdan alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; abonenin aboneliği iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceğinin benimsendiğinden bahisle; davanın kabulü ile; davalının Düzce 2.İcra Müdürlüğünün 2013/2051 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20'si oranında (215,01 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, sözkonusu karar davalı tarafça temyiz edilmiştir . Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.1-)Taraflar arasındaki uyuşmazlık; aboneliği iptal ettirmedikçe aynı abonelik üzerinden 3. kişilerin kullandığı su bedelinden abonenin sorumlu olup olmayacağı ve zamanında ödenmeyen su faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının suyu kesmesi gerekirken kesmemesinin, dolayısıyla davacı kurumun müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedelinden ve gecikme zammı veya faizden indirim yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.Kural olarak; abonenin, su, elektrik ve doğalgaz alma ihtiyacının tahliye yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi hemde karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlarından arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken bunu yapmayarak kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanınmış olması dahi, davacının sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı olup, sonuçlarına katlanması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmelidir denilmek suretiyle abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir. (benzer ilkelere YHGK'nun 24/09/2003 gün ve 2003/13-492 E., 505 K., 27/02/2008 gün ve 2008/19-174 E., 2008/199 K., 22/10/2008 gün ve 2008/19-633 E., 2008/643 K., 27/04/2011 gün ve 2011/19-104 E., 2011/239 K., sayılı ilâmlarında da değinilmiştir.)2-)Davalıya ait abonelik sözleşmesi dosya içerisine celbolunmamış. Yapılan yargılama neticesinde ilgi sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın davacının 1678,67 TL gecikme zammı talebini de içerir takibin devamına karar verilmiştir . Bu itibarla; taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesinin dosya içerisine celbiyle, sözkonusu sözleşmede borcun ödenmemesi hâlinde 6183 sayılı yasa gereğince gecikme zammı alınacağına dair bir hüküm bulunup bulunmadığının tespiti; bu yönde bir hüküm varsa, ilgi borca gecikme zammı tahakkuku yapılması; sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde dava konusu borç hakkında gecikme zammı tahakkuk ettirilemeyeceği, ancak yasal faiz istenebileceği nazara alınmalıdır.3-)Somut olayda; davalı, davacı idarenin su abonesidir. Yukarıda da arz ve izah kılındığı üzere; abonelik iptal edilmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak su bedelinden davacı sorumludur. Dosyaya göre, davacının 2005/08-2007/12 dönemine ait su tüketimine esas faturaların ödenmemesine rağmen anılan yönetmelik gereği suyu kesmeyen uzun bir süre boyunca dava dışı üçüncü kişilerin su tüketmesine izin veren davacı idareninde %50 oranında müterafik kusurunun olduğu da nazara alınarak, Yargıtay denetimine açık, yönetmeliğe uygun şekilde ve zikredilen ilkeler doğrultusunda bilirkişiden rapor alınarak, karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, dosyanın abonelik sözleşmesinin celbinden sonra alanında uzman bilirkişiye tevdi ile; sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir düzenleme yer alıp almadığının saptanması, akabinde dava konusu alacak dönemine ilişkin Su Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince suyun kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının suyu kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davalı için gecikme zammından indirim sebebi olacağı bu indiriminde en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınarak; bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşünceler ve yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.