İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ANTALYA 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/07/2015NUMARASI : 2014/1684-2015/618Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde;tarafların 2004 yılında boşandıklarını, müşterek çocuk 2003 doğumlu M... H...'nın velayetinin davacı anneye verildiğini ve müşterek çocuk lehine aylık 300 TL nafakaya hükmedildiğini, hükmedilen nafakanın 2010 yılında aylık 400 TL'ye yükseltildiğini, çocuğun büyümesi, eğitimi, ihtiyaçlarının artması nedeniyle hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını, davacının çalışmadığını,davalının ise ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek, aylık 400 TL'lik iştirak nafakasının aylık 750 TL'ye yükseltilmesini ve hükmedilecek nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasını dava ve talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde;müşterek çocuğun ihtiyaçlarında iddia edildiği oranda artış olmadığını, davacının ikinci evliliği nedeniyle de nafaka aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile;aylık 400 TL'lik iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 500 TL'ye yükseltilmesine ve nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava;iştirak nafakası artırım talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 182/2.maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Türk Medeni Kanunu'nun 330/1.maddesi gereğince; nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur.Türk Medeni Kanunu'nun 331.maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.Somut olayda;tarafların 2004 yılında boşandıkları,müşterek çocuk 2003 doğumlu Mustafa Hamza'nın velayetinin davacı anneye verildiği ve müşterek çocuk lehine aylık 300 TL iştirak nafakasına hükmedildiği,hükmedilen nafakanın 2010 yılında açılan nafaka artırım davası neticesinde aylık 400 TL'ye yükseltildiği sabittir.Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise;davacının çalışmadığı,menkul ve gayrimenkulünün bulunmadığı; davalının ise operasyon merkezinde çalıştığı,aylık 6.000 TL geliri olduğu,üzerine kayıtlı bir aracı olup eşine ait evde ikamet ettiği anlaşılmaktadır.İştirak nafakası artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki nafaka artırım dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık dört yıl geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.Davacı ve davalının ekonomik ve sosyal durumları, nafaka artırım davası ile aradan geçen süre, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı düşük olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.Mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, iştirak nafakasının niteliği, çocuğun masraf ve ihtiyaçları nazara alınarak, önceki nafaka artırım davası ile aradan geçen süre dikkate alınarak, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.