MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin ticarethane abonesi olduğunu, müvekkilinin kaçak elektrik kullandığı belirtilerek, kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, buna istinaden kaçak ve kaçak ek faturası tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin kaçak kullanımının söz konusu olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitini ve ıslah edilmiş hali ile toplam 18.357,48 TL'nin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının ticarethanede borcundan dolayı kesilen elektriği kaçak kullandığının tespit edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile; 18.357,48 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinin (1) b bendi hükmünde, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır.Somut olaya gelince, davalı görevlileri tarafından düzenlenen kaçak elektrik tutanağında; ticarethane abonesi olan davacının, kesik elektriği açarak kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Davalı bu tutanağa dayanarak, kaçak ve kaçak ek tahakkuku yapmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; elektriğin sayaçtan geçirilerek kullanıldığı, davacının tutanak öncesi tüketim miktarları incelendiğinde kaçak elektrik kullanılmadığı açıklanmış, mahkemece benimsenen bu bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Davacının dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açarak elektrik enerjisi tüketmesinin, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu, kaçak ve kaçak ek tahakkuk bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 13-(1)-b maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararı esas alınarak hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu bu yönü ile yönetmeliğe uygun değildir. Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi kurulundan talep edilen kaçak ve kaçak ek tahakkuk bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararında açıklanan yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.