Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2632 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17412 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; boşanma davasında velayeti müvekkiline verilmiş olan küçük ... için ayrı bir dava ile hüküm altına alınmış olan iştirak nafakasının yetersiz kaldığını, aradan geçen zamanda davalının ekonomik durumunun iyileştiğini ve babasından miras kaldığını ileri sürerek; iştirak nafakasının 300TL den 3000TL ye artırılmasını talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; maddi durumunun iyileşmediğini, yeni bir iş kuramayıp dokuz yıldır aynı işte sigortalı işçi olarak çalıştığını, aylık gelirinin 1900TL olduğunu ve yeniden evlendiğini, 1000TL kira ödediğini, bu nedenle talep edilen nafakanın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; müşterek çocuğun ihtiyaçları, yaşı, tarafların hayat standartları, sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak; davanın kısmen kabulüne, iştirak nafakasının 750TL ye artırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK. nun 327. maddesinin 1. fıkrası; "Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmünü,330. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi; “ Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” hükmünü,331. maddesi ise; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” hükmünü içermektedir.Yukarıda açıklanan yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, iştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana ile babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Buna göre, nafaka takdirinde; çocuğun yaşça büyümesi nedeniyle artan ihtiyaçları ile ana ve babanın mali durumlarındaki değişiklik araştırılıp, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar verilmelidir.Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması neticesinde; davacı annenin doktor olduğu, aylık 8000 TL maaşının bulunduğu, müşterek çocuğun özel okulda eğitim gördüğü, aylık okul ücretinin 1.165 TL olduğu, davalı babanın ise; proje kontrol görevlisi olup 2000 TL maaşının olduğu, ayrıca hisseli üç arsasının bulunduğu tespit edilmiştir.Somut olayda; artırılması istenilen nafakanın .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/394 E. - 2010/153 K. sayılı ilamı ile kararlaştırıldığı, iş bu davanın açıldığı 23.10.2014 tarihinde ise küçük ...'nın ... İlkokulu 5. sınıf öğrencisi olduğu, aradan geçen sürede çocuğun ihtiyaçlarının arttığı ve iştirak nafakasının yetersiz kaldığı açıktır.Davalının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılmasından; hisseli üç arsasının olduğu ve tapu kayıtlarından da ölen babasından kalma hisseli birçok taşınmazının bulunduğu ayrıca bunların zeytinlik, meyve bahçesi gibi gelir elde edilebilecek taşınmazlar olduğu da anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; bu taşınmazların ekonomik değerinin, ayrıca bunlardan elde edilen/edilebilecek gelirin tespit edilip nafakanın bundan sonra takdiri gerekirken; eksik araştırma ve inceleme sonucunda hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.Buna göre, mahkemece; velayeti anneye bırakılmış olan çocuğun ihtiyaçlarını azami ölçüde karşılayacak, hayat standartlarını koruyacak şekilde ve davalının elde ettiği tüm gelir miktarı ayrıntılı olarak araştırılarak tespit edilen sosyal ekonomik durumuna göre, TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de gözetilerek; uygun bir miktarda nafakaya karar verilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken; eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.