Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2631 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 600 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : BURSA 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 19/11/2013NUMARASI : 2012/316-2013/909Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz senedinden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 19.10.2010 tarihinde boşandıklarını, 22/09/1991 tarihli çeyiz senedine konu çeyiz eşyası ile 300 gram 22 ayar altının çeyiz olarak getirildiğini, senette boşanma halinde senedin işleme konacağı ve rayiç bedeller üzerinden ödeme yapılacağının hükme bağlandığını belirterek, senette belirtilen çeyiz ve ziynet eşyalarının rayiç bedeli olan 35.000,00.TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile davalılardan alınarak, müvekkiline verilmesini talep etmiştir.Davalı beyanında; 22/09/1991 tarihli çeyiz senedinin doğru olduğunu, senet altında bulunan imzanın tarafına ait olduğunu; evden ayrılırken eşyaların müşterek hanede kaldığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (HMK.md.190)Sözleşme hukuku kurallarına göre; davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir. (HGK'nun 28.01.2004 tarih ve 2004/13-73 E.-2004/29 sayılı kararı)Somut olayda; davacı taleplerini, taraflarca ve tanıklarca imzalanan 22.09.1991 tarihli çeyiz senedine dayandırmış olup, davalıda bu belgeyi teslim alan sıfatıyla imzalamıştır. 6100 sayılı HMK’nun 201.maddesi hükmü uyarınca (1086 sayılı HUMK’nın 290 md.) senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispatı mümkün olmayıp, ancak aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanması gerekir.Bu durumda, 22.09.1991 tarihli çeyiz senedini teslim alan sıfatıyla imzalayan davalı, çeyiz senedinde belirtilen eşyaları davacıya teslim ettiğine dair bir belge dosyaya ibraz etmediği müddetçe, çeyiz eşyalarını davacıya teslim borcundan kurtulamayacaktır. Olayımızda, ispat yükü davalı tarafa düşmekte olup, davalı çeyiz ve ziynetlerin davacı tarafa iade edildiğini kanıtlayamamıştır.Hal böyleyken mahkemece, davalı aleyhine açılan ziynet ve çeyiz eşyalarına yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.