Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2623 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16691 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/12/2008NUMARASI : 2008/492-2008/499Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kurumun abonesi olduğunu, 22/08/2003 tarihinde davalı kurumun kaçak elemanları tarafından müvekkili şirketin sayacının kontrol edildiğini, 04/09/2003 tarihinde davalı kurum tarafından mühür kırma işleminden dolayı 210.000.000.000 TL ceza tahakkuk ettirdiklerini belirterek müvekkili şirketin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 1-)Temyize konu mahkeme ilamı gerekçesinde; davanın reddine karar verildiği, ancak kısa kararda davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verildiğinden teşvişe neden olmamak için gerekçeli kararda hüküm fıkrasında da davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verildiği; gerekçeyle hüküm fıkrası arasında bu suretle çelişki husule geldiği anlaşılmıştır. Hüküm, gerekçeyle bütünlük arzeder. Bu itibarla; kısa karar ile gerekçeli karar arasında HMK.nun 297/son (HUMK.nun 388.) maddesi hilafına farklılık oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-)Kaçak elektrik tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesi hükmünde, dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahele ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketimi olarak tanımlanmıştır.EPDK'nun 29.12.2005 tarih ve 622 sayılı Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı kararının tahakkuk başlıklı kısmında; "Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketicinin, (C) bendindeki usul ve esaslar gözönünde bulundurularak; (B)-(1)-(a) bendinin 1.paragrafı, (B)-(1)-(b) bendi ve (B)-(2) bendi çerçevesinde hesaplanan tüketimi, dahil olduğu abone grubuna kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tarihte uygulanmakta olan tek terimli aktif enerji bedelinin 1,5 (bir buçuk) katı ile çarpılarak kaçak tahakkuk bedeli hesaplanır ve bu bedel fatura edilir. (Güç ve reaktif enerji bedeli alınmaz)" hükmü yer almaktadır. Somut olayda; kaçak elektrik miktarının tespitine dair 3 ayrı bilirkişi raporu alınmış; mahkemece ilk bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi, cihetine gidilmiştir. Yargılama sırasında düzenlenen Bilirkişi Kurulu Raporlarındaki hesaplamaların, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olarak yapılmadığı, raporlar arasında çelişkiler bulunduğu ve mahkemece raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden ilk rapora dayalı hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının eyleminin yönetmelik kapsamında kaçak elektrik kullanımı olarak değerlendirilip, kaçak kullanım tarih aralığında yürürlükte bulunan tarife uyarınca kaçak kullanım miktarının ve bedelinin tespiti amacıyla, alanında uzman üçlü bilirkişiden raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde, denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, anılan yön gözetilmeden istemin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.