Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2620 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18019 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2011/392-2013/343 Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; 08.08.2011 tarihli kaçak su tutanağına dayanılarak 49.341,10 TL borç tahakkuk ettirildiğini, haksız olarak hesaplanan kaçak su bedelinin ödenmesinin istendiğini belirterek, 08.08.2011 günlü 2427-11 sayılı kaçak su tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen 49.341,10 TL'den borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini, talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davacının atık su aboneliği bulunduğunu, aboneliğin 27.11.2007 tarihinde sona erdiğini, kaçak su tutanağına göre davacının sökülen sayacın yerine boru takılarak lavabo, wc ve duşlarda kaçak atık su uzaklaştırıldığının tespit edildiğini, elde edilen kuyu suyunun yeşil alan ve ağaçlarda kullanılması yanında ayrı bir abonelik sözleşmesi ile ücrete tabi olması gereken duş, wc ve lavabolarda kullandığını, atık su olarak kanalizasyona gönderdiğini, 2007 yılında yapılan tespitlerde bu durumun bulunmadığını, kanalizasyona gönderilen atık su yönünden sözleşme bulunması gerektiğini, iki kez yapılan denetimlerde davalının kuyu suyunu kanalizasyona verdiğinin tespit edildiğini, beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir . Dava, 20.06.2011 tarih ve 2011/2427 sayılı kaçak atık su uzaklaştırma tutanağı nedeniyle davalı ASKİ tarafından davacıya tahakkuk ettirilen 48.841,10 TL'den borçlu olunmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu İ.. Mahallesi ... Sokak No: 44 adresindeki lokanta olarak çalıştırılan işyerinde 03.08.2007 tarihinde davacı adına 751387 numaralı kuyu suyu aboneliği bulunduğu, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 17.09.2004 tarih ve 866 sayılı kuyu suyunun yeşil alan sulaması için kullanılması halinde abone olma koşulunun bulunmadığına dair kararına dayanılarak sayacın sökülerek 22.01.2008 tarihinde kuyu suyu aboneliğinin iptal edildiği, aynı adreste dava dışı Y..T. adına 07.07.2004 tarih, 1040099 numaralı şebeke suyu aboneliğinde bulunduğu, ASKİ Genel Müdürlüğü kaçak su elemanları tarafından 20.06.2011 tarihinde yapılan kontrollerde kuyu suyuna aboneliğin sökülen sayacın yerine boru bağlanmak suretiyle lavabo, WC ve duşlarda kuyu suyu kullanılması sonucu üretilen atık suyun kaçak olarak deşarj edildiğinin tespit edildiği ve davaya konu olan 2011/2427 sayılı kaçak atık su uzaklaştırma tutanağının düzenlendiği, kuyu suyunun bahçe sulamasında da kullanıldığı anlaşılmıştır . Her ne kadar davacı vekilince lokanta kısmında şebeke suyu aboneliğinden su kullanıldığı iddia edilmiş ise de, ASKİ Genel Müdürlüğü'nün 29.01.2013 tarihli yazısı ekinde bulunan 1040099 numaralı şebeke suyu aboneliğine ait arşiv bilgilerinden 20.10.2008 tarihinden sonra aboneliğe fatura tahakkuk ettirilmediği, işyerinde kuyu suyu kullanıldığı, üretilen atık suyun da davalıya ait kanalizasyona deşarj edildiği anlaşılmıştır . Ancak bilirkişi raporunun tanzimi esnasında yeşil alanda kullanılan su, WC duş ve lokanta kısmında kullanılan su yönünden bir ayrım yapılmamıştır . Esas itibariyle bilirkişice Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 17.09.2004 tarih ve 866 sayılı kuyu suyunun yeşil alan sulaması için kullanılması halinde abone olma koşulunun bulunmadığına dair kararı da gözönünde bulundurarak; niza konusu taşınmazdaki sondaj kuyusundan kullanılan kuyu suyunun ne kadarının yeşil alan sulamasında ne kadarının lokanta kısmında, WC duşda kullanıldığı sözkonusu taşınmazın kapasitesi ve taşınmazda kuyu suyunun kullanıldığı tespit olan yerlerin niteliği nazara alınarak inceleme yapılması gerekirken mevcut yargılama dosyasında bu yönde bir tespit yapılmamıştır. Bu itibarla konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle gerektiğinde mahallinde inceleme ve araştırma yapılmalı, 2560 Sayılı Yasa ve Tarifeler Yönetmeliği hükümleri kapsamında davaya konu dönemde yeşil alan dışında kullanılan su miktarı ve buna tekabül eden borç miktarı belirlenmeli, belirlenen bu bedelle sınırlı olarak davacının sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Mahkemenin bu yönleri gözardı ederek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usül ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.