Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2587 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18424 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 3.TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 21/06/2013NUMARASI : 2011/1240-2013/1522Taraflar arasında görülen tüketicinin açtığı abonelik sözleşmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, Ankara ili, Gölbaşı İlçesinde bulunan A. Mutlu Mekan Yapı Kooperatifi üyesi olduğunu, kooperatifin 27.03.2009 tarihinde belediyeden iskan alarak inşaatları tamamladığını, su abonelik işlemini tesis etmek üzere ASKİ Abone İşleri Müdürlüğüne müracaat ettiğinde, konutunun su aboneliği için 5.500,00 TL kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli adı altında bedelin ödenmesi neticesinde su aboneliğinin yapılacağının bildirildiğini ancak istenilen bedelin fahiş olduğunu ayrıca site içinde bulunan tüm içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarının kooperatif tarafından yapıldığını bu nedenle ASKİ tarafından herhangi bir bedel talep edilemeyeceğini belirterek su aboneliği için davacıdan talep edilen 5.500,00 TL nin iptali ile tedbiren su aboneliğinin sağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevabında, davacının meskeninin olduğu yere kanalizasyon hizmeti ve içme suyu şebekesi getirildiğini, idarece sunulan hizmet karşılığı bedelin ilk malikten alınan bir bedel olduğunu; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 87 ve 88.maddeleri ile ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesi gereğince davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelini ödemesi gerektiğini savunup davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile, davacının su aboneliği nedeniyle kanal katılım ve şebeke hisse bedeli olarak 2.418,08 TL'den sorumlu olduğunun tespitin karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildi2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 87. ve 88.maddeleri ile bunlara paralel olan ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalının yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış veya mevcutların iyileştirilmesi yapıldığı takdirde, tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki gayri menkul sahiplerinden yönetmelikte belirtilen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesislerine katılım payı isteme hakkı vardır. Ancak, bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bunun miktarının nasıl belirleneceği eldeki davada uyuşmazlık konusudur.Katılım paylarının hesabına ilişkin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39/2. maddesinde formül bulunmakta olup formülde -T- olarak simgeleştirilen “gayrimenkulün yararlanacağı su ve kanal hattına metre/tül maliyeti”nin, yine aynı maddenin 5. fıkrasındaki uygulanacağı yılın ve Belediye Gelirleri Kanununun 89. madde/a-son cümlesindeki “Bayındırlık birim fiatlarını geçemez” ifadeleri birlikte değerlendirilerek abonelik başvurusunda bulunulan tarihteki Bayındırlık birim fiyatları üzerinden alınması ve hesabın ona göre yapılması gerekir. Hesaplanan miktarın abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki binanın emlak vergi beyanındaki değerinin %2'sini aşmamak kaydıyla hüküm altına alınması gerekir.Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporundan abonelik başvurusundan önceki yıllarda inşaat aşamasındaki dava dışı kişi tarafından avans olarak yapılan ödeme sırasındaki resmi veriler ve birim fiyatlar esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmıştır. Şu haliyle, abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki Bayındırlık birim fiyatları esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken inşaat ruhsatı aşamasındaki ödeme tarihindeki birim fiyatlarının esas alınarak hesaplama yapılmış olması yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.