Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2576 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 924 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde 10955 TL ecrimisilin yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, 10955 TL. ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından; eldeki dava açılırken davacı tarafça ödenmesi gereken maktu başvuru harcı ile peşin nispi karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılmadığı anlaşılmıştır. Dosyada delil olarak yer alan..... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.03.2005 gün ve 2004/1239 E. 2005/376 K. sayılı kararı ile, eldeki davaya konu 822 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliklerinin hak ve menfaatlerini korumak üzere, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun uyarınca, ... Defterdarı kayyım olarak atanmış; yazılı olarak verdiği yetki ile de hazine avukatı sıfatını taşıyan vekili aracılığıyla, kayyım sıfatıyla temsil ettiği gaip kişilerin hak ve menfaatini korumak için, eldeki davayı açmıştır.Önemle vurgulamakta yarar vardır ki, mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişiler adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle, 3561 Sayılı Kanun kapsamında bir yönetim kayyımı olan Defterdar; burada hazineyi temsilen hareket etmemekte; aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişilerin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumak için işlem yapmaktadır. Hazine avukatını vekil tayin etmiş olması da hazine adına hareket ettiğini kabul için yeterli değildir. Öte yandan, Defterdarın taşıdığı kayyımlık sıfatı ile açtığı eldeki dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muafiyeti olmadığı gibi, işlemi de harçtan müstesna kılınmamıştır. Diğer taraftan, ... Defterdarının kayyım olarak atanmasına dayanak teşkil eden 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun 2/son maddesinde de “Kayyımlıkla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiş ise de burada yargı harçlarından bağışıklığa ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır (HGK. nun 12.10.2011 gün ve 2011/3–629 E. 2011/613 K. sayılı ilamı). 492 sayılı Harçlar Kanunun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32.maddesinde ise, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir. Yukarıda belirtilen madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler göz ardı edilerek, dava açılırken usulünce yatırılmış yargı harcı olmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Buna göre mahkemece yapılacak iş; davacı kayyıma anılan yargı harçlarını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.