Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 254 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22554 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :SULH ... MAHKEMESİDava dilekçesinde suya vaki müdahalenin men'i ile eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde; 2164 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın içerisinden çıkan kaynak suyuna; davalının haksız müdahale ederek, kendisine ait taşınmaza götürdüğünü iddia ederek; davalının taşınmaza ve kaynak suyuna vaki müdahalesinin men'ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu suyun, iddia edildiği gibi davacının taşınmazından çıkmadığını, dere yatağından çıktığını; davacının taşınmazının kot farkı nedeniyle bu sudan yararlanmasının zor olduğunu; müvekkilinin, umumun faydalanması için güzel bir çeşme yaptırıp suyu çeşmeden akıttığını savunarak; yersiz olarak açılan davanın reddini istemiştir.Mahkemece; “....suyun yeryüzüne çıkar çıkmaz bir dere haline gelmesi durumunda, kaynak arzın mütemmim cüzü sayılmayacağından, bu suyun davacının ihtiyacından artan kısmının genel su olarak kabulü gerekir... Ayrıca, mevcut durum itibariyle davalının da suyun kullanılmasını umuma terketmiş olduğu anlaşıldığından, suyun yalnızca davacıya ait olduğunu kabul etmek, kamusal yarar açısından sakıncalıdır.” Gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında; dava konusu suyun çıktığı yerin tam olarak tespiti yapılmamıştır. Fen bilirkişisi raporuna göre, suyun kaynağı davacıya ait taşınmaz içinde kalmakta; Jeoloji bilirkişi raporuna göre ise su kaynağı dere yatağında kalmaktadır. Öncelikle bu çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Su kaynağının, davacıya ait taşınmaz içerisinde kaldığının tespiti halinde ise, suyun debisi ve akış istikameti gözetilerek, özel su sayılıp sayılmayacağı hususunda bilirkişiden rapor alınmalıdır. Suyun davacının taşınmazından çıktığı ve genel su olduğunun saptanması halinde ise; davalının suyu götürmek için döşediği borular nedeniyle davacının taşınmazına bir müdahalesinin bulunup bulunmadığı (irtifak hakkı tesisi gerekip gerekmeyeceği hususu) değerlendirilip, tartışılmalıdır.Mahkemece, yukarıdaki hususlarda eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ....01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.