İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : DİKİLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/07/2015Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacının babası .. ile, davalı annesi ..'ın ... Aile Mahkemesi'nin ... kararı ile boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocuklarından Sıla'nın velayetinin baba ....'a, müşterek çocuk Göktuğ'un velayetinin davalı ...'a bırakıldığını, ancak müşterek çocukların boşanma kararından sonra baba ...'un yanında kaldıklarını, Göktuğ'un tüm giderlerinin de baba tarafından karşılandığını, davacının okul giderlerinin bulunması nedeniyle davacı için aylık 700 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş, Dairemizin ... sayılı ilamı ile "... Nafaka istemine ilişkin davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesi ile bozulmuş, bozma sonrası mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 300,00-TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak hakim tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hüküm veremez (HUMK md.73, HMK md.27). Yasanın bu hükmü yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve davanın sonuçlandırılabilmesi için konulmuştur. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlanması ve davalının savunma hakkını kullanması kamu düzeni ile ilgili olmakla mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir.Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.Taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (HGK.23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (HGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)Somut olayda; bozma ilamından sonra yeniden yapılan yargılama sırasında davalıya duruşma gününün tebliğ edilmediği, davalının savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece; duruşma günü davalıya usulüne uygun tebliğ edilmeden ve bu şekilde taraf teşkili sağlanmadan, duruşmaya katılma ve savunma hakkını kullanma imkanı tanınmadan, yokluğunda yapılan tahkikat sonunda hüküm kurulması, hukuki dinlenilme hakkının (HMK.nun 27.m) ihlali sonucunu doğurduğundan, yazılı şekilde verilen hükmün bozulması gerekmiştir.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.