Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2512 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15991 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ÖDEMİŞ 2. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2014NUMARASI : 2013/500-2014/353Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin babası olduğunu; davacının anne ve babasının, Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/511 E. 2012/547 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını; karar ile birlikte, müvekkilinin reşit olduğundan bahisle lehine nafakaya hükmedilmediğini; davacının, halen İzmir ..........Üniversitesi......... Fakültesi .............. lisans öğrencisi olup, 2012-2013 yılında yabancı dil eğitimi aldığını ve 2013-2014 yılı itibariyle 1. Sınıf öğrencisi olduğunu; müvekkilinin okuduğu okulun özel bir okul olduğunu, temel ihtiyaçlarının tamamının hiçbir ekonomik geliri olmayan annesi E.. Y.. tarafından karşılandığını; davacının, hali hazırda öğrenci olup, eğitim ve diğer giderlerinin annesi tarafından karşılanmaya çalışıldığını; davalı ise, hayvan yem bayiliği ve ayakkabı imalatı işiyle uğraştığı gibi, yaklaşık 100 baş büyükbaş hayvandan mütevellit çiftliği ve ortak olarak ektiği çiçekçilik serasının bulunduğunu; davalının, kendi çocuğuna gerekli ilgi ve alakayı göstermediğini, bir babanın en temel görevinden olan çocuğunun eğitim hayatı ile yakından ilgilenmediğini, iaşesine de destek olmadığını belirterek; müvekkili davacı için dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin psikolojik olarak tedavi gördüğünü, hastane kontrolü altında olduğunu ve devamlı ilaç kullandığını; müvekkilinin rahatsızlığının günlük yaşamını çalışmasını birebir etkilediğini, düzenli bir iş yapamadığını, çalışamadığını; müvekkilinin, bu koşullar altında dahi baba olarak sorumluluğunun bilincinde hareket ederek davacıya imkanları nispetinde her ay düzenli olarak yaşamını idame ettirecek harçlığı banka hesabına yatırdığını; davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, TMK'nun 328/2.maddesi uyarınca, davacının eğitim süresi boyunca aylık 400,00 TL nafakanın dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık iradlar halinde davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise; ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde, Türk Medeni Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların baba kız oldukları; davacının İzmir .......... Üniversitesi ............ Fakültesi ........... birinci sınıf öğrencisi olduğu; davalı babanın ise, süs bitkisi yetiştiriciliği yaptığı, davalının iş ortağının tanık olarak beyanında, aylık gelirlerinin ortalama 2.000- 2.200 TL olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının üniversitede öğrenim gördüğü nazara alındığında; hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla, davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; davacının ihtiyaçlarını karşılayacak, davalının geliriyle orantılı olacak şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.