Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2450 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1529 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA BATI 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/02/2014NUMARASI : 2013/484-2014/60Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakası artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde; Lüleburgaz 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/344 Esas 2010/181 Karar sayılı ilamı ile davalı ile boşandıklarını, kararın 26/06/2012 tarihinde kesinleştiğini, kendisi için ve velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuk lehine 250 'şer TL yoksulluk ve iştirak nafakası takdir edildiğini; takdir edilen nafakaların yetersiz kaldığını ileri sürerek, sözkonusu nafakaların 250'şer TL artırılarak 500'er TL'ye çıkartılmasına; ayrıca, nafakaların gelecek yıllarda TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artışına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevabında; nafakanın takdir edildiği tarihten sonra uzunca bir süre geçmediğini, mahkemece belirlenen maddi manevi tazminat tutarı olan 15.000 TL'yi peşin olarak ödediğini, nafakaları düzenli gönderdiğini, bunun dışında da çocuk için ek ödemeler yaptığını, davacının servis vs. ücret taleplerini ilgili firmanın bilgileri ve hesap numaraları verildiğinde ödemeyi kabul ettiğini; ancak, davacının bu bilgileri vermediğini, geçen süreç içinde kendisinin evlendiğini, yeni ev kurduğunu, konut kredisi çektiğini, istenen nafakanın fahiş olduğunu savunarak; davanını reddini istemiştir.Mahkemece; yoksulluk nafakasının 325 TL'ye, iştirak nafakasının 350 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının yoksulluk nafakasına dair temyiz itirazları ile iştirak nafakası yönünden sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.TMK. nun 327. maddesinin 1. fıkrası; "Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmünü,328/1.maddesi; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” hükmünü,330. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi; “ Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” hükmünü içermektedir.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, tarafların 15.04.2010 tarihli karar ile boşandıkları, 1998 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği, iş bu davanın açıldığı 03.07.2013 tarihine kadar iştirak nafakasının artırılmadığı, müşterek çocuğun Lise 2. sınıfa gittiği, davacının ev hanımı olup çalışmadığı, davalı babanın ise Kara Kuvvetleri Komutanlığında Astsubay Kıdemli Başçavuş olarak çalıştığı, yaklaşık 3.000 TL maaş aldığı, lojmanda 218 TL karşılığı oturduğu, konut kredisi ile aldığı bir taşınmazı olduğu, kredi taksitlerinin ödenmeye devam ettiği tespit edilmiştir.Müşterek çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakasının takdir edildiği tarihten itibaren geçen sürede, yaşça büyüyen çocuğun eğitim ve öğrenim koşullarının değişmesi nedeniyle ihtiyaçlarının arttığı açıktır.Buna göre, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafaka artışına hükmedilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka artışına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.