MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet ve ev eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yaşanan tartışma sonucu müvekkilinin apar topar evden ayrılmak zorunda kaldığını ve bu tarihten sonra davalı tarafından eve girmesinin engellendiğini, müvekkiline düğün hediyesi olarak takılan ziynet eşyaları ile evlilik öncesinde müvekkiline ait olan ziynet eşyalarının ve taraflarca ortak alınan bir kısım ev eşyalarının davalıda kaldığını belirterek, cinsi ve nitelikleri itibari ile tek tek sayılan ziynet eşyaları ile ev eşyalarının davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bu eşyaların bedeli olan 10.000 TL'nin dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın kendi isteği ile evden ayrıldığını, müvekkili davalının davacıya evden taşınacağını bildirerek tüm eşyalarını almasını istediğini, bunun üzerine davacının eve gelerek tüm eşyalarını aldığını, davacının talep ettiği ev eşyalarının tamamının müvekkili tarafından ödendiğini, ziynet eşyaları bakımından ise, tarafların düğün töreninde davacının iddia ettiği kadar takı takılmadığını, takılanların ise düğün sonrası ortaya çıkan yüklü miktar borçların ödenmesi için bizzat davacı tarafından 7.000 TL bedel karşılığı bozdurulduğunu, davacı için önem arz eden takı setinin ise bozdurulmayıp davacı tarafta kaldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarına, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; ev eşyalarının davalı tarafından alındığının ispatlandığı, davalı kocanın eve hafta sonları geldiği ve davacı kadında da anahtar olduğu ve kadının eşyaları evden aldığına göre altınlarını da almış olabileceği, davacı kadının altınların davalı tarafından kendisine verilmesi iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Kural olarak; düğün takıları kim tarafından takılırsa takılsın, kadına ait kişisel eşya sayılır. Bu nedenle ziynet eşyalarının, iade edilmemek üzere kadının rızası ile verildiğini, bu eşyayı kadından alan kişi ispat etmelidir.Somut olayda; davacı, düğün öncesi kendisine ait olan 6 adet bilezik, 5 adet yüzük, ve 4 adet kolye ucu ile düğünde hediye olarak takılan 1 altın takı seti, 1 inci takı seti, 6 adet tam altın, 11 adet yarım altın, 23 adet çeyrek altın ile değişik ayar ve ağrlıkta 16 adet bileziğin iadesin talep etmiş ise de, gösterdiği kendi delilleri ile bu ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı iddiasını ispatlayamamıştır. Ancak, davalı taraf cevap dilekçesinde, davacıya düğünde takılan altınların 7.000 TL değerinde olan bir kısmının düğün borçları ve ihtiyaçlar için bozdurulduğunu ikrar etmiştir. Nitekim, dinlenen davalı tanıkları da düğün hediyesi olan altınların düğün sonrası taraflarca bozdurulduğunu beyan etmişleridir. Şu durumda; davalı tarafın ikrarı ile davacı kadına ait düğünde takılan bir kısım altınların davalı koca tarafından bozdurulduğu kanıtlanmıştır. Öte yandan; gerçekleşen bu durum karşısında ispat yükü kendisine geçen davalı koca, davacı kadının bu bilezikleri bir daha iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini kanıtlayamamıştır.Bu durumda mahkemece; davacı tarafça bozdurulduğu kabul edilen ziynet eşyaları(miktarı ve bedeli) bakımından inceleme yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile, ispat yükünün davacıya ait olduğu ve davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın tümden reddi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.