Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2433 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13251 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/09/2013NUMARASI : 2009/755-2013/474Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, davalı tarafından müvekkili olan davacı aleyhine birikmiş nafaka borcunun tahsili amacı ile icra takibi yapıldığını, ancak davalı tarafa nafaka borçlarının bulunmadığını beyan ederek, bu takip nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, nafaka borcundan kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun üçüncü kısmı (vesayet) hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, Aile Mahkemesinde görülür.2004 sayılı İİK.nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davaları genel hükümlere tabi olup, anılan kanunda göreve ilişkin özel bir hüküm öngörülmemiştir.Davada; borcun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda düzenlenen iştirak nafakasından kaynaklandığı, dolayısıyla “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Borç, Aile Hukukundan (nafaka yükümlülüğünden) doğduğuna göre, açılan bu davanın 4787 sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince, aile mahkemesinde bakılması gerekmektedir.Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesi görevli olduğu halde, anılan yasa maddelerine aykırı olarak genel mahkemece esasa girilip hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.