MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere 31.500 USD ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiş, ıslah dilekçesi ile de talep 44.316 TL ye yükseltilmiştir. Mahkemece davanın 34.198,82 TL lik bölümünün kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalılar vekili Av. .... ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av..... geldi. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü. Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı bulunduğu taşınmazda rızası hilafın davalıların binalar inşa ettiğini, halen 12 adet binanın davalılar tarafından turistik işletme olarak kullanıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 01.01.1998 – 15.07.2003 tarihleri arasındaki dönem için şimdilik 31.500 USD nin 25.000 USD lik kısmının 30.05.2003 tarihinden, 6.500 USD lik kısmının ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 07.04.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 44.316 TL ye yükseltmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının, imar uygulaması ile davaya konu taşınmazda paydaş haline geldiğini, taşınmazdaki binaların ise imardan önce taşınmazın maliki olan davalı ... tarafından inşa ettirildiğini, bu nedenle davacının bedelini ödemedikçe binaların kullanımı nedeniyle hak talep edemeyeceğini, ayrıca taşınmazda paydaş olmayıp sadece işletme sahibi bulunan davalı ...’e husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, 15.07.1998 ila 30.05.2003 tarihleri arasındaki dönem için talep edilebilecek ecrimisili belirleyen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, 30.05.2003 ila 15.07.2003 tarihleri arasındaki döneme ait ecrimisil resen hesaplanmış ve davanın kısmen kabulü ile 34.198,82 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 8.3.1950 gün ve 22/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda “Başkasının gayrimenkulünü haksız olarak zapt edip kullanmış olan kötü niyetli kimsenin o gayrimenkulü haksız olarak elinde tutmuş olmasından doğan zararları ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereleri tazminle mükellef olduğu” sonucuna varılmıştır.Nihayet 4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile de ecrimisil, tazminat olarak nitelendirilmiştir. Bu kararın gerekçesinde ecrimisil davalarının Türk Kanunu Medenisi’nin 908. maddesine (TMK. md. 995) dayanan bir tazminat davası olduğu belirtilmiştir. Bu tür davalarda hakim, gerçek ecrimisil miktarını tayin ve tesbit edebilmek için resen hareket etmek zorundadır. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde; öncelikle taraflardan emsal göstermeleri istenmek suretiyle benzer yerlerin kira sözleşmeleri getirtilmeli, sonrasında bilirkişi kurulu ile birlikte davaya konu taşınmaz ve emsaller incelenmeli, taşınmazın büyüklüğü ve çevre özellikleri de nazara alınarak dava konusu ilk dönemde arsa olarak serbest koşullarda getirebileceği kira parası rayice göre belirlenmeli, sonraki dönemler için ise, ilk dönem için belirlenen miktara TÜİK. ce yayımlanan ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak koşuluyla ecrimisil hesabı yapılmalıdır. Somut olayda ise; ecrimisil miktarının tayini için mahkemece 09.11.2004 ve 04.05.2007 tarihlerinde iki ayrı keşif icra edildiği, ancak aldırılan bilirkişi raporlarının yeterli görülmemesi üzerine istinabe yoluyla ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinden bilirkişi incelemesinin yaptırılmasının istenildiği ve bu mahkemece tayin edilen bilirkişilerce dava dosyası üzerinde yapılan inceleme ile hükme esas alınan raporun tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum, bilirkişinin görev konusu ile ilgili olarak dava konusu taşınmaz üzerinde inceleme yapmasının zorunlu olduğunu belirten yukarıdaki yerleşik yargısal ilkeye aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.