Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2389 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 397 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesi ile davalının evi terk ederek başka bir kadınla yaşamaya başladığı, boşanma davası açtığı, davalının kandırarak boşanmadan vazgeçirdiği ancak davalının davacıya ve müşterek çocuğa bakmadığı ileri sürülerek eş için 1500,00 TL; küçük için 500,00 TL tedbir nafakası bağlanmasını talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davacı kadının asgari ücret ile çalışması nedeniyle eş için istemin reddine; müşterek çocuk için 250,00 TL tedbir nafakasının tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı MK.nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine konunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda, dosya kapsamındaki tanık anlatımlarına göre, tarafların ayrı yaşadıkları, davalının müşterek çocuğun ve evin giderleri ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü gerekir.Mahkemece, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi ve davacının asgari ücret düzeyinde geliri bulunmasının nafakanın miktarını belirlemede etken olacağı düşünülmeksizin eş için tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak ta, dava tarihindeki şartlar dikkate alınmak suretiyle dava tarihinden itibaren ve ayrı yaşamada haklılık devam ettiği sürece tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken hükmün kesinleşmesine kadar hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.