Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2386 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18011 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KARABURUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/03/2013NUMARASI : 2012/58-2013/53Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali-tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R IDavalılar vekili duruşma istekli temyiz etmiş ise de, HUMK'nun438.maddesindeki koşullar oluşmadığı ve duruşma pulu olmadığından duruşma talebinin reddine karar verildi.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların murisi P..A.. tarafından düzenlenen 14.06.2011 tarihli vasiyetname ile 1420 parseldeki taşınmazın davacı derneğe vasiyet edildiğini belirterek, vasiyetname konusu taşınmazın davacı adına tesciline (tenfizine) karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevabında, vasiyetname ile davacı sağlık derneğine bırakılan taşınmazda cami yaptırmak ve yapmak için vasiyet edildiğini, davacının cami yaptıramayacağını, vasiyetnamenin iptali gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 1420 parseldeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.Davalılar A. ve A.'in kardeşi olan M. P. A., noterde 14.06.2011 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile 1420 parselde bulunan 2.820 m² taşınmazını davacı E.. D..'ne cami yaptırmak ve yapmak üzere vasiyet ettiği, söz konusu vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesince okunmasına 15.03.2012 tarihinde karar verildiği, kararın 04.06.2012 tarihinde kesinleştiği, bu davanın (tenfiz davasının) ise 08.06.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.4721 sayılı TMK'nun 514.maddesine göre mirasbırakan tasarruf özgürlüğü sınırları içinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ile tasarrufta bulunabilir.Vasiyet genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayıp, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır.Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptal ile tescil davası vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadan veya itiraz edilmiş ise itirazların reddedilmesi sonucunda kesinleştiğine dair bir tespit davasıdır.Davada, vasiyetnamenin açılıp okunması davasının kesinleşme tarihinden itibaren davalıların vasiyetname ile ilgili iptal davası açmaları için 1 yıllık hak düşürücü süre geçmeden, başka bir deyişle vasiyetname kesinleşmeden ve infaz edilebilir olmadan mahkemece; davanın kabulü ile vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.