Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2376 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17328 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KIRIKHAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/12/2005NUMARASI : 2003/103-2005/533 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin davalı belediyeden 12.12.1997 tarihli sözleşme ile 1865 parseldeki taşınmazı tapu ile satın aldığını, ancak taşınmaza fabrika kurma taahhüdünü yerine getirmediği için davalı tarafından açılan dava ile tapunun iptaline karar verildiğini, davalıya taşınmaz için ödenen bedelin iade edilmediğini belirterek, 48.000 TL taşınmazın rayiç değeri ile 20.000 TL işlemiş faiz toplamı 68.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında; davacının ödediği bedelin faizi ile tahsilini talep edebileceğini beyan etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın rayiç bedeli olan 3.750 TL ile bu paraya 12.12.1998 ile 20.03.2003 yılları arasındaki toplam işlemiş faiz 20.000 TL ile birlikte toplam 23.750 TL'nin davalı belediyeden tahsiline karar verilmiş, gerekçeli karar??n 3.bendinde ise ayrıca "Dava konusu olan asıl alacak 3.750 TL'nin dava tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine" hükmü yer almasına rağmen bu hüküm fıkrası kısa kararda yer almamıştır. Bu durum kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiyi oluşturmaktadır. HMK.nun 297/son (HUMK.nun 388.) maddesine göre "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir". Ayrıca, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır. Anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince, kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre mahkemece bu hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.