MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde 8.821,44 TL alacak yönünden itirazın iptali ve icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı ... vekili davasında, davalının kaçak atık su bedelinden kaynaklanan borcu ödememesi nedeniyle, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevabında, su bedellerinin ... Üniversitesi Rektörlüğüne ödendiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davalının abonesiz sayaçtan atık su kullandığı kabul edilerek 4.430,21 TL asıl alacak, 3.721,38 TL gecikme tazminatı, 669,85 TL KDV olmak üzere toplam 8.821,44 TL alacak yönünden itirazın iptaline ve itirazı iptal edilen 4.430,21 TL asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.Kişinin binada kullanılan kuyu suyu kadar atık su ürettiği, atık suların uzaklaştırılması konusunda verilen hizmetlerden yararlanması ve atık suları kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla binadan uzaklaştırması halinde, tarife ile belirlenen atık su bedelinden sorumlu tutulması gerekir.HMK.nun 266.maddesi gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olaya gelince, davacı, davalının işyeri adresinde abone olmaksızın kaçak kuyu suyu kullandığını öne sürerek, tahakkuk ettirilen atık su bedelinin tahsilini istemiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmamış, tutanağa konu işyerinin davacı kurum tarafından verilen hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığı araştırılıp soruşturulmamış, işyerinin büyüklüğü, çalışan personel sayısı ve işletmede suyun rolü, emsal işyeri tüketimleri araştırılmamış, yargılama sırasında bilgisine başvurulan bankacı-mali müşavir bilirkişi tarafından, davacı tahakkukları esas alınarak sadece faiz hesabı yapılan raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Rapor düzenleyen bilirkişinin davanın konusunu oluşturan atık su bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı, bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği, atık su bedelinin yukarıda açıklanan yönteme göre, kaçak atık su kullanan birimin türüne, niteliklerine ve çalışan kişi sayısına göre belirlenmesinin gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular gözönüne alınarak, mahkemece öncelikle taraflardan sorularak ve mahallinde keşif yapılarak suyun kullanıldığı işyerinin bulunduğu yerde kanalizasyon şebekesi bulunup bulunmadığı, varsa işyerinin kanalizasyon şebekesine bağlı olup olmadığı, kullanılan suların işyerinden ne şekilde uzaklaştırıldığının araştırılıp soruşturulması, davalının atık suların uzaklaştırılması konusundaki davacı kurum hizmetlerden yararlandığının saptanması halinde, dava dosyasının kaçak atık su bedeli hesabı konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişiye verilmesi, mahkemece davalıya ait işyeri kayıtları incelenerek ve emsal karşılaştırması da yapılarak işyerinin büyüklüğü, çalışan personel sayısı, işyeri faaliyetinin yürütülmesindeki suyun rolü gibi unsurlar dikkate alınmak suretiyle işyerinde kullanılacak aylık ortalama su ve atık su miktarı ve bulunacak atık su miktarına göre de davalıdan istenebilecek atık su bedelinin hesaplanması konusunda uzman bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ayrıca, kabule göre, kaçak kullanımda gecikme zammı olmaz. Bu durumda davacının gecikme zammı ve gecikme zammı KDV'si istemi yerinde değildir. Ne var ki, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince gecikme zammı isteminin aynı zamanda yasal faiz uygulanması gerektirdiği gözetilerek ödenmeyen bedele yönelik olarak son ödeme tarihinden itibaren yasal faiz hesaplaması yapılması gerekmektedir. O halde, mahkemece; davacının gecikme zammı talebi yasal faiz olarak değerlendirilip takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz oranının hesaplattırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile gecikme zammı ve gecikme zammı KDV olması bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.