Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2312 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18007 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : TARSUS 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2013NUMARASI : 2012/82-2013/311 Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; Tarafların Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.02.2002 tarih ve 2000/892 E-2002/46 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını ve müşterek çocuklar lehine nafakaya hükmedildiğini, ilamın kesinleşmesinden 10 gün sonra velayeti davalı anneye bırakılan çocukların davalı anne tarafından müvekkiline bırakıldığını; çocukların müvekkili yanında kalmasına rağmen davalının nafaka bedellerinin tahsili için davacı aleyhine icra takibi yaptığını davalının 8 yıl gibi çok uzun bir süre sonra kötüniyetli olarak başlatmış olduğu takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu, zira takip tarihi olan 30/11/2010 tarihinde E. O..l'ın 31 yaşında, F. O.'ın 18 yaşını ikmal ettiğini, kayden davalı annede gözüken velayet hakkının da sona erdiğini belirterek, takibin iptaline ve davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini, haksız ve köt??niyetli takip nedeniyle %40 haksız takip tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı duruşmadaki beyanında -aynen-; açılan davayı kabul etmediğini, davacının 11 yıldır çocuklarına hiç nafaka ödemediğini, bir çocuğunun halen okula devam ettiğini, diğer iki çocuğun ise kendi yanında olduğunu, boşanma neticesinde çocuklarının velayetinin kendisine verildiğini, ancak çocukların davacı babalarının yanında kaldığını, çocuklardan Fulya'nın 4 yıl önce, Fatih'in ise iki yıl önce babası tarafından gönderildiği için yanına geldiğini, davacının kendisine ve çocuklarına bakmak zorunda olduğunu belirtmiştir. Mahkemece; davanın kabulüne ve davacının nafaka borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; boşanma kararı ile birlikte velayeti davalı anneye verilen ancak fiilen davacı baba yanında kalan müşterek çocuklar lehine hükmedilen ve icra takibine konu olan iştirak nafakasından davacının sorumlu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190) İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, taraflar arasında görülen boşanma davasında velayeti davalı anneye verilen müşterek çocuklardan Emine ve Fatih lehine 35 TL, Fulya lehine 30 TL nafakaya hükmedildiği ve nafakanın yıllık %25 oranında arttırılmasına karar verildiği davacı ve davalı beyanlarına göre boşanma kararı sonrası çocukların davacı baba yanında kaldığı, bilahare davalı tarafından 30.11.2010 tarihinde davacı aleyhine Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.02.2002 tarih ve 2000/892 E-2002/46 K. sayılı ilamına istinaden nafaka alacağı için 8.675,00 TL asıl alacak ve 6.393,74 TL işlemiş faiz üzerinden icra takibi yapıldığı ve takipte müşterek çocuk Fulya için takdir edilen aylık nafakanın her ay tahsilinin talep edildiği, mahkemece bilirkişi incelemesine gerek görülerek alınan raporda, icra takibine konu nafaka alacağının 20.712,42 TL, işlemiş faizin 9.870,05 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, davalı tarafın duruşmadaki beyanında; çocukların kendi yanında olduğunu, boşanma neticesinde çocukların velayetinin kendisine verilmesine rağmen çocukların davacı baba yanında kaldığının ikrar olunduğu ancak çocuklardan Fulya'nın 4 yıl önce, Fatih'in ise iki yıl önce babası tarafından gönderildiği için yanına geldiğinin belirtildiği; yine icra takibinde müşterek çocuk Fulya için takdir edilen aylık nafakanın her ay tahsilinin de talep edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; müşterek çocukların davalı yanında olduğuna dair beyan ve icra takibindeki talep dikkate alınmak suretiyle, çocukların davalı anne yanına geldiği tarih ile halihazırda anne yanında olup olmadığı hususunun tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespitine dair taraf delilleri toplandıktan sonra konusunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı gerekçelerle, davanın kabulüne ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.