MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkillerine ödenen yoksulluk ve iştirak nafakalarının yetersiz olduğunu ileri sürerek; davacı için ödenen aylık 70.00.- TL yoksulluk nafakasının 250.00.- TL ye, ortak çocuk ... için ödenen aylık 80.00.- TL ile ortak çocuk ... için ödenen aylık 100.00.- TL iştirak nafakalarının 300.00.- er TL ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir . Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, yoksulluk nafakasının aylık 170.00.- TL ye,ortak çocuk ... için ödenen iştirak nafakasının aylık 130.00.- TL ye, ortak çocuk ... için ödenen iştirak nafakasının aylık 150.00.- TL ye yükseltilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, TMK'nun 175.maddesinde; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.", TMK'nun 176/4. maddesinde de; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir " düzenlemeleri bulunmaktadır. Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir.Anılan yasal düzenlemelere göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda, tarafların 2010 yılında kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 70,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği,eldeki davanın 31/10/2014 tarihinde açıldığı, davacının ev hanımı olduğu, yetim aylığı aldığı,davalının ise garson olduğu,asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır.Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına yüksek yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.