Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 228 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13004 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ADANA 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 10/03/2014NUMARASI : 2013/907-2014/222Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; 24.06.2013 tarihinde evlenen tarafların Zonguldak İlinde kurulan ortak evde yaşadıklarını, bir süre sonra davalının müvekkiline kötü davranmaya başladığını, ayrıca davalının müvekkilinin ve ortak konutun ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu nedenle müvekkilinin Adana İlindeki evine döndüğünü ileri sürerek; ayrı yaşamda haklılık nedeni ile davalının, müvekkiline aylık 1.000 TL tedbir nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davalının bir eş olarak görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle evlendikten iki – üç ay sonra tarafların ayrıldıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 500 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4721 sayılı TMK. nun 195. maddesi uyarınca; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; davacı tanık anlatımlarından, davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, müşterek haneden ayrılmakta haklı olduğuna dair, inandırıcı ve kabul edilebilir herhangi bir delili bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ile davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.