Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2278 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4630 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili, dava dilekçesi ile; davacıların çocukları ...'in, 27/05/2009 tarihinde okulun yanındaki elektrik direğindeki kaçak nedeni ile elektrik akımına kapıldığını, 30/05/2009 tarihinde vefat ettiğini; davalının olayda sorumlu olduğunu, kamu davası da açıldığını, müvekkilinin çocuklarının ölümü nedeniyle, destekten yoksun kaldıklarını, acı ve elem çektiklerini ileri sürerek; davacılar için 2.500.00.'er TL maddi, 50.000.00.'er TL manevi tazminatın 30/05/2009 tarihinden yasal faizi ile ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur. Davacılar vekili, 17/10/2014 tarihinde maddi tazminata ilişkin talep sonucunu 54.031.00.- TL daha artırmıştır. Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; okul bahçesine girmek için çocukların elektrik direğini kullandıklarını, çocuk ve ailenin kusurlu olduğunu, müvekkili davalının sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, davacı ... için 33.674.00.-TL maddi, davacı ... için 25.357.00.- TL maddi,her iki davacı yönünden 50.000.00.'er TL manevi tazminatın 30/05/2009 tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası'nın 58. maddesi gereğince; "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." (TBK. 69.maddesi). Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.Dava dosyasına sunulan ve mahkemece hükme dayanak alınmayan, elektrik mühendisi, hukukçu ve inşaat mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporunda; olay nedeni ile davalı kurumun % 30, yüklenici şirketin % 30, vefat eden çocuğun % 30, çocuğun anne babasının % 10 kusurlu olduğu belirtilmiştir.Aynı olay ile ilgili olan ve davalı kurum ile dava dışı yüklenici firma çalışanlarının taksirle ölüme neden olma suçundan yargılandığı kamu davası dosyasına sunulan ve iki elektrik mühendisi bilirkişi ve bir hukukçu bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporunda ise; elektrik dağıtım şirketinin ve yüklenici şirketin elemanlarının asli kusurlu, vefat eden çocuğun ve ailesinin kusursuz olduğu belirtilmiş; mahkemece, anılan bu rapor hükme dayanak alınmıştır.Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi aracılığı ile yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ilişkin; davacılar açısından ise, ölüm ile sonuçlanan olaydaki kendilerinin ve çocuklarının bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle açıklandığı, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna rapor hazırlatılarak, varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma, inceleme ile çelişkili raporlardan birisi benimsenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, .22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.