MAHKEMESİ : BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/12/2013NUMARASI : 2013/482-2013/667Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davacının temsilcisi olduğu dava dışı ...... Ecza Deposu Ltd.Şti.’nin muhtelif zamanlarda davalının şirketi .......... İlaç A.Ş.’den ilaç satın aldığını, davalının talimatı üzerine davacının ödemeleri davalının hesabına gönderdiğini, buna rağmen davalının şirketi tarafından ilaç bedelleri ile ilgili icra takibi yapıldığını, davacının gönderdiği paraların davalının gösterdiği şirket cari hesap borcundan mahsup edilmediği için davalıya ödenen 109.000,00 TL yönünden davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek 109.000,00 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, davacı ile davalı arasında ticari ilişki olmadığını, dava konusu ödemelerin davacının davalıdan aldığı borç nedeniyle yapılan ödemeler olduğunu beyan etmiştir.Mahkemece, davalının gönderilen paraların davacının borcu nedeniyle yapılan ödemeler olduğunu kanıtlayamadığından bahisle davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince, 16.04.2013 tarihinde, ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek davacıdan delilleri sorularak ve gerekirse davacının yemin deliline dayanması nedeniyle davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bozma İlamına uyan mahkemece, davacının davasını ispat edemediği, yemin deliline de başvurmadığı gerekçesiyle, davasının reddine, dava konusu alacak olan 109.000,00 TL' nin % 40 olan 43.600,00 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu icra takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine 109.000,00 TL alacak ile ilgili icra takibi başlatılmış, takibe dayanak olarak 10 adet banka havalesine dayanmıştır.Davada, davacı tarafından davalıya banka havalesi ile gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tahsili talep edilmektedir.Davalının gönderilen paraların tahsil edildiği yönünde bir itirazı bulunmamaktadır. Davacının, havalelerin ilaç bedeli olarak davalıya gönderildiği yönündeki iddiası davalıca kabul edilmemiş, tersine, bu paraların, daha önce davacıya borç olarak verilen paraların geri ödenmesi için gönderildiği savunulmuştur. Böylece davalı, davaya konu paraların kendilerine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle değil, başka bir nedenle (mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiklerini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir. Bu durumda, davacı taraf, davaya konu paraların ilaç bedeli olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalının ödünç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Somut olayda; Yargıtay Bozma İlamı sonrası mahkemece 23.10.2013 tarihli celsede, davacı vekiline yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunu müvekkiline sorması için 1 ay süre verildiği, davacı vekili tarafından mahkemeye sunulan 06.12.2013 havale tarihli dilekçe ile, her iki taraf ticari defterlerinin incelenmesinin, gönderilen paraların defterlere işlenip işlenmediğinin tespitinin istendiği, bu incelemeden sonra yemin delilinin değerlendirilmesinin talep edildiği, davacı vekilinin taleplerinin mahkemece değerlendirilmediği, bu talepler hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.Her ne kadar mahkemece Bozma İlamına uyulmuş ise de, Bozma İlamı doğrultusunda davacıdan delilleri sorularak, davacı delilleri doğrultusunda araştırma yapılmamış, yargılamada en son delil olarak değerlendirilmesi gereken yemin delili bu araştırma yapılmadan davacı vekiline hatırlatılmış ve bu konuda usul ve yasaya aykırı olarak süre verilmiştir.Yargıtay'ın Bozma İlamına uyulması ile bozma ilamı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğmaktadır.O nedenle mahkemece, Yargıtay'ca verilen bozma ilamına uyması sonunda ilamda gösterilen şekilde, ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek davacıdan delilleri sorularak ve gerekirse davacının yemin deliline dayanması nedeniyle davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.