Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2234 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17075 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki yardım nafakası davası üzerine mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin anne ve davalı babasının boşandığını, .... Üniversitesi İİBF işletme bölümü 1.sınıf öğrencisi olduğunu, geliri olmadığını, ...’de yurtta kaldığını, aylık 230 TL yurt ücreti verdiğini belirterek 1.000 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin yeniden evlendiğini, iki çocuğu daha olduğunu, iştirak nafakası ödemeye devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı için dava tarihinden itibaren ayda 700 TL yardım nafakasının nafaka alacağının muaccel olduğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak ve diğer ebeveynin de davacının masraflara katlanma yükümlüğü kapsamında Medeni Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların baba kız oldukları; davacının .... Üniversitesi İİBF işletme bölümü 1.sınıf öğrencisi olduğu, davalı babanın emekli olup aylık 2.000,00 TL emekli maaşı olduğu, davalının bakmakla yükümlü olduğu eşi ve iki çocuğu daha bulunduğu, davacının annesinin ise ekonomik ve sosyal durumunun tespit edilmediği anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, dava dışı annenin de ekonomik ve sosyal durumu araştırılmadan Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davalı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek davacının giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, dava dışı annenin de ekonomik ve sosyal durumu da araştırılarak davacının masraflarına katlanma yükümlülüğü dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.