Dava dilekçesinde 26.400,00 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, 26.400,00 TL taviz bedelinin yersiz alındığı ileri sürülerek dava tarihinden itibaren yasal faizi ile istirdatı talep ve dava edilmiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine dairemizce bozulmuş, bozma kararı üzerine verilen davanın kısmen kabulü kararı, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Bozma kararımıza uyularak mahkemece yaptırılan incelemede; taşınmazdaki "C………. H.... Bey Vakfı" nın niteliğinin sahih olduğu keşif sonrası alınan bilirkişi raporuyla belirlenmiştir.Ancak, aynı bilirkişi raporunda 5787 sayılı yasaya göre bu taşınmazın işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin %10 'u oranında taviz bedeli alınması gerektiğinden sözedilerek, işlem tarihi olan 29.12.2005 tarihinde geçerli bulunan emlak vergisi değeri Aydın Belediyesi-Emlak Müdürlüğünden araştırılarak bu değerin %10'u olan 2.027,75 TL taviz bedeli ödenmesi gerekirken davacılardan 26.400,00 TL taviz bedeli alındığı, fazla ödenen kısmın 24.372,25 TL olup bu miktarın davacılara iadesi gerektiği görüşü bildirilmiş, mahkemece de bu rapor hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü ile 24.372,25 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ve davacıya verilmesine, fazla talebin reddine dair hüküm kurulmuştur.Davaya konu taşınmaz ile ilgili vakıf şerhinden kaynaklanan taviz bedelinin hesaplanması ve tahsilatı 26.12.2005 tarihinde ve o tarihte yürürlükte bulunan 2762 sayılı yasanın 27.maddesi hükmüne göre gerçekleşmiştir. 5737 sayılı yasanın 18.maddesinin yürürlük tarihi olan 20.2.2008 tarihinden önceki olaylara uygulanması, kanunların geriye yürümezliği ilkesine aykırıdır. Yasa koyucu, özel bir düzenleme ile yeni yasanın önceki dönemde doğmuş hukuki olgulara uygulanması kuralını getirdi ise, bu özel düzenleme sebebi ile kanunların geriye yürütülmesi mümkündür. Ancak, 5737 sayılı yasada 18.madde ile ilgili olarak bu konuda herhangi bir hüküm getirilmiş değildir. Yeni düzenlemenin, devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe etkili olacağı hususunu düzenleyen geçici 5.madde "Vakıf şerhleri ile ilgili olarak diğer kanunlarda yer alan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmayacağını" ilişkin bir düzenlemedir.O halde mahkemece niteliğinin sahih olduğu belirlenen vakıf ile ilgili olarak ödenen taviz bedelinin, işlem ve tahsilat tarihi olan 2005 yılında yürürlükte bulunan 2762 sayılı yasanın 27.maddesine uygun alınıp alınmadığına dair ek bilirkişi raporu alınarak, kanunların geriye yürümezliği ilkesi de gözönünde tutularak doğacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.