Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2219 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2161 - Esas Yıl 2007





Dava dilekçesinde 14.122.200.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın görevsizliği cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı idare aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin artırılması davası nedeniyle ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 21. maddesi gereğince davalı avukata ödenen %18 KDV'nin sebepsiz zenginleşme koşullarına göre tahsilini talep etmiştir.Mahkemece, KDV'nin iadesine yönelik talebin Vergi Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6. maddesinde Vergi Mahkemesinin görevleri açıklanmıştır. Sözü edilen 6. maddede, a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasına ilişkin davaları, c) Diğer kanunlarla verilen işleri çözümler, denilmektedir.Davada, 04.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 21. maddesinde "Bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Kanun hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir" hükmü gereğince, davacı idare tarafından davalı avukata ödenen KDV'nin yasal dayanağı bulunmadığından bahisle iadesi talep edilmektedir.Böyle bir davanın 2576 sayılı Kanun'un 6. maddesinde belirtilen Vergi Mahkemelerinin görevleri arasında yer almadığı gibi, diğer kanunlarda da Vergi Mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin bir hükmün bulunmadığı anlaşılmaktadır.Kaldı ki, ortada davacı idare tarafından tek taraflı olarak tesis edilen ve re'sen uygulanabilir nitelikte olan bir hukuki tasarruf bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, ortada idari bir işlem bulunmadığına göre, dava konusu uyuşmazlık da idari nitelikte değildir.Ayrıca, temyiz aşamasından geçmek suretiyle kesinleşen kamulaştırma bedelinin artırılması davasında ise, davalı avukat lehine %18 KDV'nin tahsiline de karar verilmediği anlaşılmıştır.Bu durumda, davanın özel hukuk hükümlerine ve BK'nın 61-66. maddelerinde belirtilen sebepsiz zenginleşme koşullarına göre Adli Yargıda çözümlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 20.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.