Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2209 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1031 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : ADANA 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 02/04/2013NUMARASI : 2012/588-2013/258Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davalının, su borcunu ödemediğini; bu nedenle, aleyhinde icra takibi yapıldığını, yapılan icra takibine itiraz ettiğini; oysa, davalının abonelik sözleşmesini iptali ettirmediğini, suyun davalı tarafından kullanılıp kullanılmamasının önemli olmadığını, takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; meskeni sattığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.1-Dava, su aboneliği nedeniyle ödenmeyen kullanım bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine iilişkin olup, aboneliğin davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Abonelik iptal edilmediği sürece, aboneliğe ilişkin tüketim bedellerinden davalı abone sorumludur. 2-Somut olayda, davalının meskenini sattığı, aboneliğin halen davalı adına olduğu, ancak aboneliği iptal ettirmediği uyuşmazlık konusu değildir.Fiili olarak su kullanılmaması abonelik sözleşmesindeki sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı gibi abonenin fiili olarak su kullanan kişi ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı hususu sözleşme ile bağlılık ilkesinin bir sonucudur.Abone olan davalının, aboneliği kapatmaması sonucunda doğan su bedelinden sorumlu olacağının yukarıda açıklanan ilke gereğince kabulü zorunludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.- 239 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.O halde aboneliğe ait tüketim bedelleri nedeniyle davalı abonenin sorumlu olduğu miktar belirlenerek su bedeliyle ilgili alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.