MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili aleyhinde davalı kurum tarafından kaçak tahakkuk ve kaçak ek tahakkuk olmak üzere toplamda 276.439,00 TL 'lik borç tahakkuk ettirildiğini, ancak düzenlenen faturaların haksız olduğunu söz konusu enerjiyi müvekkilinin tüketmediğini, müvekkilinin davalı kurumun 75351 nolu abonesi olduğunu, 08/08/2010 tarihinde davalı kurumun personelinin yaptığı incelemede abonenin dinamosunu çalışır vaziyette olduğunu, sayaçsız direkt bağlı enerji kullanıldığının tespit edildiğini, kontrol föyünde kullanıcının 3. kişi ... olarak gösterildiğini, bu itibarla sözkonusu tahakkukdan fiili kullanıcının sorumlu tutulması gerektiğine, kaldı ki yapılan hesaplamaların afaki olduğunu belirterek, faturaların iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı hakkında tahakkuk ettirilen faturaların usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir . Mahkemece; "...tespit tutanağına göre kullanıcının 3. kişi ... olduğu, haksız fiil niteliğinde olan kaçak elektrik kullanımından dolayı abonenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla; kaçak elektrik kullanımının haksız fiil olduğu ve sonuçlarından haksız fiil işleyen kişinin sorumlu olacağı..." gerekçesi ile davanın kabulü ile, Davacı aleyhinde tahakkuk ettirilen davalı kurum tarafından düzenlenen .... tahakkuk numaralı 2010/10 dönem sayılı 166.242,00 TL'lik faturanın ve yine davalı kurum tarafından düzenlenen ..... tahakkuk nolu 2010/10 dönem sayılı 110.197,00 TL'lik faturaların iptali ile davacı tarafın bu faturalar nedeniyle toplamda 276.439,00 TL tutarında borçlu olmadığının TESPİTİNE, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Somut olayda, kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilen mahalde sayaç aboneliğinin davacı adına olduğu taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Uyuşmazlık; fiili kullanıcı olmayan davacı abonenin, hakkında tahakkuk ettirilen kaçak borcundan, sorumlu olup olmadığına ilişkindir.Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Yargıtay HGK'nun HGK. 27.04.2011 tarih 2011/19-104 E.-2011/239 K.sayılı ilamında da açıklandığı üzere; abonesiz kaçak kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğu bulunmaktadır. Bu durumda, kaçak kullanımdan her ikisi de müteselsilen sorumludur. Buna göre davalı kurum, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilecektir.Mahkemece; aboneliği iptal ettirilmedikçe fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak elektrik bedelinden davacı abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olacağı gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.