Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2200 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 23639 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde 18.000 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; davaya konu taşınmazlarda davacının ½ hisse oranında malik olduğunu, dava dışı 3.kişiye ait kalan ½ hissenin davacıya satışı konusunda davalı ile aralarında 14.02.2008 tarihli harici yazılı satış sözleşmesi imzaladıklarını, ardından 18.02.2008 tarihinde noterde düzenleme şeklinde taahhütname yaptıklarını, buna rağmen davalının dava tarihinde halen daha taşınmazlar üzerindeki hacizleri kaldırarak davacıya tapuda devir yapmadığından taahhütnamede belirtilen 18.000 TL satış bedelinin iadesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından ödenmesi taahhüt edilen 18.000 TL'nin yalnızca 5.000 TL'sinin ödendiğini, bakiye 13.000 TL'nin ödenmediğinden tapu devrinin yapılmadığını, 18.000 TL'yi ödediğini davacının ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; taraflar arasında noterde düzenlenen taahhütnamede, satış yapılamaz ise taşınmazlardaki hisse bedelleri toplamı olan 18.000,00 TL nin ödenmesinin taahhüt edildiği, açıkça paranın ödendiği belli olmadığından bu beyanın olsa olsa, satış sözleşmesi yapılmadığı takdirdeki cezai şart niteliğinde olacağı, 14/02/2008 tarihli adi sözleşme ise, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi olduğundan taşınmaz devrine elverişli değil ise de, tarafların sebepsiz zenginleşme ilkesine göre aldıklarını iade ile yükümlü oldukları, ancak geçersiz bu satış sözleşmesinde, satış bedeli de olmadığından bedelinin tamamen ödendiğine dair ispat yükümlülüğünün davacı tarafta olup, sunulan delillerle davacı yanın (dava dilekçesinde 18.000,00 TL, asilin beyanında ise 15.000,00 TL olarak belirtilen) para verme iddiasını kanıtlayamadığı, ancak davalı yanın, görüşmeler sırasında 5.000 TL aldığını kabul ettiği gerekçesi ile davanın 5.000 TL için kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.HMK'nun 204/1 (HUMK 295/1) maddesi uyarınca; ''İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.''Somut olayda, bahsi geçen 18.02.2008 tarihli düzenleme şeklindeki taahhütnamede davalının, ''Davaya konu taşınmazları davacıya devir etmeyi (satış yapmayı), şayet satış yapmadığım, devir etmediğim taktirde her iki taşınmazdaki hisselerin toplam bedeli olan 18.000 TL ödemeyi beyan ,kabul ve taahhüt ediyorum.'' şeklinde beyanda bulunduğu ancak, taşınmaz satışı sözleşmesi ve taahhütnamenin gereğini yerine getirmeyerek tapu devrini yapmadığı anlaşılmaktadır.Davacı, talebini noterde düzenleme şeklinde yapılan resmi yazılı senet niteliği olan 'taahhütnameye' dayandırdığı halde şahit beyanları ile aksinin kabulü yasaya uygun görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.