Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 219 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10866 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalı babasınınsağlık memuru olarak çalıştığını, 5 aydan beri eşi ve çocuklarından ayrı yaşadığını, davacı ile davacının annesi ve kardeşlerinin Van ilinde yaşadığını, davalının davacı müvekkiline, kardeşlerine ve annesine hiçbir şekilde bakmadığını, müvekilinin öğrencilik masrafları, ev kirası ve zorunlu giderlerini karşılaması mümkün olmadığını belirterek, dava tarihinden itibaren aylık 400.00 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; evi kendisinin terk etmediğini, eşinin müşterek çocukları da alarak yerleştiğini, her türlü barışma çabasını geri çevirdiklerini, eşi ve davacı dışındaki iki çocuğuna toplam 600 TL nafaka ödediğini, maaşından başka geliri ya da malvarlığı bulunmadığını, nafakayı ödeme gücü olmadığını, davacının devletten ve şahıslardan burs aldığını, davanın ekonomik ihtiyaçlar için değil kendisini zora düşürmek için açıldığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne, dava tarihinden itibaren davacı için aylık 125.00TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren yardım nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 328/2. maddesinde; “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır. ./.. -2-Aynı kanunun 364.maddesinde ise; “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.Yine aynı Kanunun 365/2. maddesinde de; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” denilmektedir.Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden; davacının üniversite öğrencisi olduğu, gönderilen belgede burs/kredi almadığının belirtildiği, davalının devlet hastanesinde sağlık memuru olarak çalıştığı, sosyal ekonomik durum araştırmasına göre aylık 2200 TL, duruşmada alınan beyanına göre ise aylık 2700-2800 TL maaş aldığı, 300 TL kirada oturduğu anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının eğitimine devam ediyor olması da nazara alındığında davacı lehine hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla, davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının giderleriyle, nafaka yükümlü davalının geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene yükletilmesine. 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.