Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2182 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 953 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin 51560 nolu tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin seracılık yaptığı belirtilerek, daha öncesinde tarımsal sulama bedelinden tahakkuk ettirilen faturaların ticarethane tarifesinden yeniden düzenlendiğini, bu şekilde tarımsal sulama tipi abone ile ticarethane tipi abone arasındaki tarife fiyat farkının geriye dönük tahakkuk ettirildiğini, ayrıca davalı tarafından kaçak elektrik tahakkuku ve ek tahakkuku nedeniyle fatura düzenlediğini ileri sürerek; anılan tüm tahakkuklar nedeniyle müvekkilinin davalı kuruma toplam 105.817,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya 78.967,83 TL borçlu olmadığının (26.849,15 TL borçlu olduğunun) tespitine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 23. maddesinde; ödeme bildirimine ilişkin hataların; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlar olduğu açıklanmış ve tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmının müşteriden tahsil edileceği belirtilmiştir.Somut olaya gelince; davalı tarafından farklı tarifenin uygulanmasından kaynaklanan hatalı tahakkuk nedeniyle, tarımsal sulama tipi abone ile ticarethane tipi abone arasındaki tarife fiyat farkı geriye dönük olarak "ek tahakkuk" yapılarak talep edilmiştir. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, davacının tarımsal sulama abonesi olup, aynı zamanda seracılık faaliyetinde bulunduğu, seracılık faaliyetinin ise, ticarethane abone grubu içinde yer aldığı, davacının başlangıçta tarımsal sulama faaliyeti yaptığı, sonrasında kısmen seracılık faaliyetine de başladığı, bu durumda iki tesisin ölçü sisteminin ayrılarak iki ayrı aboneliğe dönüştürülmesi ve tarifenin değiştirilmesi için abonenin yazılı olarak bilgilendirilmesi gerektiği, davalı elektrik şirketinin davacı aboneliğinde seracılık yapıldığını belirlemesi sonrasında geriye dönük ticarethane abone grubu ile tarımsal sulama abone grubu tarife fiyat farkı ile ilgili geriye dönük tahakkuk yapmasının mevzuata uygun olmadığı, davacının bu fatura ile ilgili davalı elektrik şirketine bir borcunun olmayacağı vurgulanmış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Hatalı tahakkuk uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmemiş, dava tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerekmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle davacının seracılık faaliyetine başladığı tarihin tespit edilmesi, daha sonra dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği tarımsal sulama tipi abone ile ticarethane tipi abone arasındaki tarife fiyat farkından kaynaklanan " ek tahakkuk bedelinin " seracılık faaliyetine başladığı tarih itibariyle yönetmelik hükümlerine göre denetime elverişli bir şekilde hesaplanması konusunda rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.