Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2180 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17773 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BESNİ 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2011/330-2013/499 Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; davacının evde olmadığı bir sırada davalının evin kilidini değiştirerek ziynet eşyalarını aldığını ve bozdurduğunu ileri sürerek, düğünde takılan 10 adet 20 gramlık altın bilezik, 85gramlık altın set, 4 adet 5'er gramlık yüzüğün aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde 15.000 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında; davacının ziynet eşyalarını giderken üzerinde götürdüğünü beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, davalı tarafından bozdurulduğunu, ispat yükü altındadır. Somut olayda, davacı kadın ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğunu ileri sürmüş, davalı koca ise ziynet eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Davacının ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğu yönündeki iddiasını ispat için dinlettiği tanıklardan, Hatice Sandal, M.. Ç.., M.. K.. ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğunu, bizzat davalıdan duyduklarını beyan etmişlerdir. Bundan ayrı olarak, davacı vekilinin delil olarak dayandığı, boşanma davasında tanık olarak dinlenen davalının annesi ve babası da ziynet eşyalarının davacı ve davalı tarafından bozdurulup harcandığı yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda, ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğu dosya kapsamıyla sabittir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğini, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ihtiyaçlar için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Mahkemece, bu yön üzerinde durulmadan tanık S.. D..'un beyanına itibar edilmek suretiyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.