Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2179 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2276 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davalının abone olmaksızın tarımsal sulama amacıyla kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, tahakkuk ettirilen kaçak elektrik bedelinin tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğünün 2012/4587 nolu dosyası ile takibe geçildiğini, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; kaçak elektrik kullanmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, davalının ... İcra Müdürlüğünün 2012/4587 nolu takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile takibin toplam 18.161,23 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.6100 Sayılı HMK 204/2.maddesinde ise, yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır.Somut olaya gelince, davacı elemanlarınca yapılan kontroller sırasında, davalının abonesiz sayaçsız tarımsal sulama amaçlı kaçak elektrik kullandığı tespit edilerek tutanak düzenlenmiş; bu tutanağa istinaden tutanakta belirlenen 100 KVA kurulu güç üzerinden kaçak elektrik bedeli tahakkuku yapılmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlen raporda; keşifte belirlenen kurulu güç (50 KVA) esas alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor benimsenerek hükme esas alınmıştır. Dosya içerisinde bulunan ve yönetmelikte belirlenen şekle uygun düzenlenen kaçak elektrik tutanağında, davalının kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Kaçak elektrik tespit tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Tutanak ile davalının kaçak elektrik kullandığı kesin bir biçimde saptanmış, tutanağın aksi ispat edilememiştir. Tutanak düzenlendiği tarih itibariyle geçerli olduğundan, tutanakta belirlenen 100 KVA kurulu güç üzerinden hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur.Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu'nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Mahkemece de itibar edilen bilirkişi raporunda ise; kaçak elektrik tüketim tahakkukuna ne kadar kayıp-kaçak bedeli ilave edildiği hususunda bir açıklık yoktur. Daha yüksek tarife üzerinden hesaplanan kaçak tüketim bedeli yanında, kaçak tahakkukuna; kayıp-kaçak bedeli dahil edilmeden hesaplama yapılmalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davacının davalı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağının düzenlendiği tarifte yürürlükte bulunan yönetmelik ile 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre tutanakta belirlenen kurulu güç üzerinden ve kaçak elektrik bedeline kayıp kaçak bedeli ilave edilmeden hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup, hükmün taraflar lehine bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.