MAHKEMESİ : DİDİM (YENİHİSAR) 2.ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 21/03/2013NUMARASI : 2012/365-2013/127 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı B.. N.. tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; davacı ile davalı müeahhit Hasan Tufan ile dava dışı Hasan Nacak arasında 20.09.2005 tarihinde mesken satışına ilişkin harici satış sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin son sayfasında satımı taahhüt eden davalılar B.. G.., N.. T.., A.. O.., A.. O.. (arsa sahipleri) adına müteahhit H.. T.., Hasan Nacak, İsmet Gürsoy adlarının bulunduğunu, 29.000 GBP satış bedelinin 1.000 GBP'sinin sözleşme tarihinde nakten, 20.000 GBP'sinin ise davalı B.. N..'ın hesabına 07.10.2005 tarihinde yatırıldığını, ayrıca 7.500 GBP'nin arsa sahiplerinden A.. O.. ve emlak komisyoncusu Serkan Kaya'ya elden teslim edildiğini belirterek, ödenen toplam 29.000 GBP'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir. Davalı B.. N.. vekili cevabında; davalının, sözleşmenin taraflarından müteahhit Hasan Nacak'ın oğlu olduğunu, Hasan Nacak'ın dava açılmadan evvel vefat ettiğini, terekesinin borca batık olduğunu, bu nedenle mirasın hükmen reddine dair hükümler gereğince davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; davacının, davalı H.. T.. ve B.. N..'a yönelik açtığı tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 21.000 GBP asıl alacak ile dava tarihine kadar işlemiş faiz olan 1.702,08 GBP'nin davalılar H.. T.. ile B.. N..'tan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen asıl alacak miktarına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş, hüküm davalı B.. N.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. Dava, adi yazılı satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin iadesi istemine ilişkindir. 1-) Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (TMK'nun md.706, BK.md.213, Tapu Kanunu md.26 ve Noterlik Kanunu md.60). O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda, taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Her ne kadar, davalılardan B.. N.. sözleşmenin tarafı olmasa da, davacının sözleşme konusu satış bedelinin 20.000 GBP'ni davalı B.. N..'ın hesabına gönderdiği dosya kapsamıyla sabittir. Bu nedenle, davalı B.. N.. 20.000 GBP'yi davacıya sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmekle yükümlüdür. Mahkemece, bu alacak kalemi hakkında davalı B.. N.. aleyhine kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davalı B.. N.. 29.05.2004 tarihli sözleşmenin tarafı değildir, bu nedenle sözleşmenin yapıldığı gün sözleşmenin taraflarına nakden ödenen 1.000 GBP'den davalı B.. N..'ın da sorumlu olduğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Haklı bir sebep olmaksızın başkası zararına mal edinen kimse, onu iade ile yükümlüdür. Düzenlenen 20.09.2005 tarihli harici satım sözleşmesi, taşınmazın devrini sağlamayan geçersiz bir sözleşmedir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar aldıklarını birbirlerine geri vermek zorundadır. Sebepsiz zenginleşme kurumunun varlık sebebinde ise, haksız değer kaymalarının önlenmesi amaçlanmıştır. Kural olarak, alıcı satışa konu taşınmazı iade edip satıcıyı temerrüde düşürmedikçe, satış bedeli için faiz isteyemez. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle gecikme faizi istenebilmesi için BK'nun 101.madde hükmü gereğince borçlunun (haksız zenginleşenin) ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Buna göre hüküm altına alınan asıl alacak için faize, borçlu davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir. Oysa mevcut yargılama dosyasında; mahkemece önceden çekilmiş bir ihtar olmamasına rağmen dava tarihinden itibaren faize hükmolonması gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faiz hesabı yapılması doğru görülmemiştir. 3) 23.01.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3678 sayılı Kanunun 29.maddesiyle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine bir fıkra eklenerek, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının, bu alacağını aynen vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu durum karşısında, 21.000 GBP'nin BK'nun 83.maddesine göre tahsil tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunu'nun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının GBP ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.