Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2174 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17664 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2011/573-2013/339 Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin kimlik bilgilerini kullanan 3.kişiler tarafından davalı şirketten GSM aboneliği temin edildiğini ve kullanım bedelinin ödenmemesi üzerine de davalı şirket tarafından hakkında başlatılan takibe itiraz edemeyen müvekkilinin, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, takip konusu hatlara ilişkin sözleşmelerin davacı tarafından imzalanmadığı gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından icra inkar tazminatı yönünden temyize getirilmiştir. Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacının hattının 3.kişilerce davacının imzasının taklit edilmesi suretiyle, sahte imza ve form doldurma yöntemi ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiilden" kaynaklanmaktadır. Davalı ile sözleşmeyi akdeden davacı değil, davacının imzasını taklit ederek imza atan 3.kişilerin olduğunun anlaşılması karşısında taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. (HGK'nun 17.02.2010 tarihli ve 2010/4-61Esas ve 2010/84 Karar sayılı ilamı) Dava konusu yapılan ve mahkemece de aynı şekilde kabul edilen olguların, 4077 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince “tüketici işlemi” ve 3/h maddesi kapsamında “hukuki işlem” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında 4077 sayılı Yasa’dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Hal böyle olunca, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiil"den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekirken Tüketici Mahkemesince davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.