Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2171 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9992 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : YEŞİLHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2013NUMARASI : 2013/54-2013/155Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, dilekçesinde; ticarethane elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından kaçak elektrik kullanıldığı belirtilerek, toplam 3.279,50 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuku yapılarak tahsil edildiğini; hakkında, kaçak elektrik kullanıma ilişkin olarak Yeşilhisar Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasının beraat ile sonuçlandığını öne sürerek; 3.279,05 TL'nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının ceza davasında aldığı beraat kararının hukuk mahkemesini bağlamayacağını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile , 3.279,05 TL kaçak kullanım bedelinin ödeme tarihi olan 15/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme, yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel bir şekilde düzenlenmiştir.Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.Somut olaya gelince; davalı görevlileri tarafından düzenlenen 14/12/2006 tarih ve 7251589 numaralı kaçak kullanım tespit tutanağında, davacı abonenin sayacının delik olduğu ve kapak mührünün bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, ceza mahkemesinden alınan rapor benimsenerek karar verilmiştir. Davacı aleyhine Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/14 E-2008/32 K. sayılı sayılı ceza davasında ise, kaçak kullanımdan önceki 1 sene ve sonraki yıllara ait tüketim ekstreleri incelenerek verilen bilirkişi raporu mahkemece esas alınarak beraat kararı vermiştir.Bu olgu ve yukarıda açıklanan hukuki olgular dikkate alındığında, BK 53(TBK 74.)maddesine göre; ceza mahkemesince verilen beraat hükmünün görülmekte olan davada mahkemeyi bağladığından ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının görülmekte olan dava yönünden de kesin hüküm oluşacağından söz edilemez. Bu nedenle, mahkeme hükmünün gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle, dosyanın dava konusunda uzman mühendis bir bilirkişiye verilmesi, davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığının belirlenmesi, kaçak elektrik kullanıldığının tespiti halinde davalının davacıdan talep etmede haklı olduğu kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; mahkemece, yersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.