MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; davalı ile sayılı kararı ile boşandığını, ortak çocuk velayetinin kendisine verildiğini ve ortak çocuk için aylık 300 TL iştirak nafakası takdir edildiğini, çocuğun büyüdüğünü, ihtiyaçlarının arttığını belirterek, iştirak nafakasının aylık 700 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin nafaka yükümlülüklerini boşanma tarihinden itibaren yerine getirdiğini, hatta 2016 yılının Ocak ve Şubat aylarında 350 TL ödeme yaptığını, davacının devlet memuru olduğunu, müşterek çocuğun davacı annenin sağlık sigortasından faydalandığını ve devamlı bakım gerektiren kronik bir hastalığının mevcut olmadığını, müşterek çocuğu davacının işte olduğu saatlerde müvekkilinin annesinin baktığını, davacının müşterek çocuğun bakımı için bakıcı ücreti ödemediğini, müvekkilinin annesinin evinin davalının evine yakın olduğunu, müşterek çocuğu bırakmak için ulaşım giderinin bulunmadığını, ayrıca davacının ekonomik durumunun müvekkilinin ekonomik durumundan daha iyi olduğunu, müvekkilinin aylık 2.500 TL maaş aldığını, 700 TL kira ödediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ortak çocuk için belirlenmiş olan aylık 300 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 200 TL arttırılarak 500 TL'ye yükseltilmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. ./.. -2-1-TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının adliyede memur olduğu, aylık 2400 TL maaş aldığı, 600 TL kirada oturduğu; davalının ise aylık 2500 TL geliri bulunduğu, kirada oturduğu anlaşılmaktadır.Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, aradan geçen süre, davacı annenin katkısı ve müşterek çocuğun kreşe gitmediği gibi davacının işyerinde olduğu zamanda müşterek çocuğa davalının annesinin baktığı ve yargılama sırasında bu hususun aksinin davacı tarafça iddia edilmediği de nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı biraz fazla olup, TMK.'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.