Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2152 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17875 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tedbir nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı; davalı eşi ile resmi olarak evli olduklarını fakat uzun süredir ayrı yaşadıklarını, boşanma davası açtığını ve reddedildiğini ve davalıya tedbir nafakası bağlandığını, davalının bu nafakayı almak için icraya başvurduğunu, fakat davalının ekonomik durumunun kendisinden çok daha iyi olduğunu, davalının İ...'te bir zeytin firmasında çalıştığını, kendisinin ise çoğu zaman iş bulmakta zorlandığını bu nedenle hükmedilen nafakanın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde; davalının resmi nikahlı eşi olduğunu, ayrı yaşamaya başladıklarından beri davacının başka kadınlar ile ilişkiye girdiğini, çocuğunun bile olduğunu, günlük yevmiye işlerinde çalıştığını, yeri geldiğinde iş bulamadığı günlerinde olduğunu, oysa davacının badana işleri yaptığını ve aylık kazancının 3.000,00 TL den aşağı düşmediğini, kendi kazancının ise 500,00 TL'nin üzerine çıkmadığını, davacının iddia ettiği zeytin firması ile hiç bir ilgisi olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacının geliri ile davalının geliri arasında fazla bir fark bulunmadığından bahisle davanın kabulü cihetine gidilmiştir . Türk Medeni Kanunun 183/6 maddesinde "eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar" denilmektedir. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/224 Esas-2010/100 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; 08/10/2009 tarihinde davacı .... tarafından davalı .... aleyhine boşanma davası açıldığı, davacının davasının reddine, dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL tedbir nafakasının davacı kocadan alınarak davalı kadına verilmesine, karar kesinleştikten sonra da bu nafakanın aylık olarak devamına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 15/04/2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır . Davacının boya badana işleriyle uğraştığı, zaman zaman tarlalarda yevmiye usulü çalıştığı, gayri resmi yeniden evlendiği, bu evliliğinden bir çoçuğu olduğu, aylık gelirinin değişken olmakla birlikte aylık ortalama 900 TL olduğu, annesinden kalan evde oturduğu ve kira ödemediği; davalının tarlalara yevmiye usulü çalışmaya gittiği, aylık ortalama gelirinin 500 TL civarında olduğu, 350 TL kirada oturduğu, 30 yaşında oğluyla birlikte kaldığı, oğlunun yıkama yağlama işlerinde çalıştığı, mevsim koşulları nedeniyle kimi zaman çalışamadığı anlaşılmıştır. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin "güçleri" esas alınmıştır. Davacı (koca) birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Davalı (kadının) maaşı olması, gelirinin davacı (kocadan) az olması veya çok olması, davacı (kocanın) ortak giderlere katılma yükümlülüğünü büsbütün ortadan kaldırmaz. Zira evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için, eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Bu giderlere örnek olarak, kira parası, yakıt parası, elektrik, su ve telefon parası gibi giderler gösterilebilir. Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini, ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Mahkemece, yukarda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmeden davalının geliri olmasının nafakanın miktarını tayin ederken nazara alınacağı, ancak davacının birliğin giderlerine katılması yükümlülüğünü sona erdirmeyeceği düşünülmeden davanın reddi cihetine gidilmesi gerekirken eş için tayin edilen tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.