MAHKEMESİ : SİİRT 1.ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2010/547-2013/470Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisinin, dava dışı ...'e ait evin inşaatında işçi olarak çalıştığı sırada elindeki kalaslardan birinin binanın hemen yanından geçen enerji nakil hattına değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde elektrik tellerini güvenlik mesafelerine uygun şekilde geçirmemesinden dolayı Tedaş'ın ihmali bulunduğunu, Tedaş çalışanları davalı ..., ... ve ...'in binaya yakın tellerin kaldırılması için kendilerine bildirim yapılmasına rağmen görevlerini yapmayarak davaya konu olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiklerini, desteğin ölümünden sonra müvekkillerinin başvurusu üzerine ... müvekkillerine maaş bağlandığını belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, davacı eş için 50.000,00 TL ve her bir çocuk için ayrı ayrı 25.000,00 TL (toplam 125.000,000 TL) olmak üzere 175.000,00 TL manevi tazminat ile her bir müvekkili için 1.000,00 TL'den toplam 6.000,00 TL maddi tazminatın (toplam 181.000,00 TL) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 02.07.2013 tarihli ıslah dilekçesinde; davacı eş için 71.802,86 TL, çocuklardan Aydın için 984,96 TL, Fatma için 5.641,58 TL, Recep için 3.496,74 TL, Ayhan için 12.076,05 TL olmak üzere toplam 94.002,19 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davalı elektrik dağıtım şirketi vekili cevap dilekçesinde; davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, tadilat işini yaptıran şahsın gerekli tedbirleri almadığı için ölümün vuku bulduğunu, yapı ruhsatı olmayan ve yapı kullanma izni bulunmayan binalara hizmet götüren belediyenin de kusurlu olduğunu, talep edilen tazminat miktarın fahiş olduğunu savunarak; davanın öncelikle görev ve husumet yönünden reddine, bu talepleri kabul görmez ise davanın esastan reddine karar verilmesini dilemiştir. İhbar olunan ..., 02.07.2013 tarihli celsedeki beyanında; herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı Halime lehine 71.802,86 TL; davacı Ayhan lehine 12.076,05 TL; davacı Fatma lehine 5.641,58 TL; davacı Recep lehine 3.496,74 TL; davacı Aydın lehine 984,96 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... tahsiline, davacı Halime lehine 20.000,00 TL; davacı Ayhan lehine 10.000,00 TL; davacı Fatma lehine 10.000,00 TL; davacı Recep lehine 10.000,00 TL; davacı Aydın lehine 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... tahsiline, davacı Hediye yönünden davanın reddine, davalılar ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalılardan Dedaş vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; davacıların murisinin elektrik çarpması sonucu ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıların desteğinin, 20.04.2009 tarihinde dava dışı bina ve iş sahibi ...'e ait üç katlı binanın natamam olan ikinci ve üçüncü katının sıva işlerini yaptığı sırada iskele için kullanılacak kalasları ikinci kattan üçüncü kata çıkarırken bina dışından geçen elektrik teline elindeki nemli kalasın değmesi sonucu vefat ettiği, binanın imar mevzuatına aykırı olarak yapıldığı ve ruhsatsız olduğu, elektrik dağıtım şirketi çalışanları aleyhine açılan taksirle yaralamaya neden olma suçundan dolayı sanık ..., ... ve ...'in cezalandırılmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; davacıların desteğinin ölümünden kimlerin ne oranda sorumlu oldukları noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamından; Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma sırasında kusur raporu alındığı, uyuşmazlığın çözümü için mahkemece yargılama sırasında iki ayrı kusur raporu alındığı, ayrıca .. davalı ... , Sistem İşletme Müdürü ... ve Şehir Şebeke Amiri ..., bina maliki ... ve ... aleyhine açtığı rücuan tazminat davasında da kusur raporu alındığı, alınan tüm raporlarda belirlenen kusur oranlarının birbirinden farklı olduğu, mahkemece, raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Kural olarak bilirkişi raporu hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa çelişki giderilmeden karar verilemez.Hal böyle olunca mahkemece; ... tarafından açılan rucü dava dosyası celbedilerek, önceki bilirkişiler dışındaki bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, yargılama sırasında alınan raporlar ile savcılık aşamasında alınan rapor ve rucü dava dosyasında alınan raporların incelenmesi suretiyle çelişkileri giderecek ve tarafların itirazlarını karşılayacak, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerine dul ve yetim aylığı bağlandığını ifade etmiştir. Dosya kapsamından ... bir kısım davalılar aleyhine rucu davası açtığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda mahkemece; ölenin hangi Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı olduğu, desteğin ölümünden dolayı davacılara, Bağ-Kur veya diğer Sosyal Güvenlik Kurumlarından aylık bağlanıp bağlanmadığı araştırılıp, aylık bağlandığının saptanması halinde bağlanan gelirin rücuya tabi olup olmadığı belirlenerek, hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından, düşülüp düşülemeyeceği ve ne miktar düşüleceği tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Diğer taraftan, dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, davaya asliye hukuk mahkemelerinde bakılmalıdır. Her ne kadar davacılar vekili davayı iş mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde açmış ise de mahkemece, davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılacağına karar verilmiş ve yargılamaya bu sıfatla devam edilmiştir. Buna rağmen mahkemece, kendi kararıyla çelişki yaratacak şekilde karar başlığına "İş Mahkemesi Sıfatıyla" yazması doğru görülmemiştir.Ayrıca somut olayda, desteğin ölümünden sonra geride eş ve çocuklar kalmış, dava, eş ve beş çocuk adına açılmış, mahkemece, çocuklardan Hediye'nin davadan önce öldüğü belirlenerek, Hediye yönünden davanın reddine karar verilmiş, diğer çocuklar yönünden tazminata yönelik hüküm kurulmuş ancak karar başlığında çocukların ismi yazılmamış, bu hususta doğru görülmemiştir. Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.