Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20942 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14779 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İZMİR 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 01/04/2015NUMARASI : 2014/402-2015/234Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması, azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, müşterek çocuklar Burcu ve N... A...'in velayetinin davalı kadına bırakıldığını, davalı için aylık 500TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 350'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin 1999 yılında beyin ameliyatı geçirdiğini, hastalığın olumsuz etkilerinin yıllar içinde ortaya çıktığını, işten ayrılmak zorunda kaldığını, davalının çalışmaya başladığını, müşterek çocuk Burcu' nun devlet okuluna gittiğini, müşterek çocuk N... A...'in 3 yaşında olup, özel masrafının bulunmadığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakasının ayrı ayrı 150'şer TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacının ameliyat sonrası iyi olduğunu, halen sigortasız olarak çalışmaya devam ettiğini, anlaşmalı şekilde boşandıklarını, sürekli bir işte çalışmadığını, müşterek çocuk Burcu'nun kurs gideri, N... A...'in ise kreş gideri olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davalının yoksulluk nafakası takdirine ilişkin karardan sonra ve dava tarihinden önce çalışmaya başladığı, çalışmakta olduğu işinden 01.08.2014 tarihinde istifa ettiği, dava tarihi itibariyle kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde aylık gelir sahibi olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulüne, davacının ekonomik durumunda iştirak nafakasının azaltılmasını gerektirecek ölçüde değişiklik olmadığı gerekçesiyle iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; tarafların 21.06.2012 tarihinde kesinleşen mahkeme ilamı ile boşandıkları, bu davanın 10.06.2014 tarihinde açıldığı, davacının, otel işletmesi şeklindeki SGK aktif kaydının 11.09.2014' te sonlandığı, 46 yaşında olup, ailesine ait evde, annesi ile birlikte yaşadığı, 4 çocuğu olduğu, davalı kadının ise, özel bir sürücü kursunda direksiyon öğretmeni olarak, 900 TL maaş ile çalıştığı, 01.08.2014 tarihinde işten ayrıldığı, 700 TL kira gideri olduğu, 11.11.2014 tarihinde yeniden evlendiği, 43 yaşında, 2 çocuğu olduğu anlaşılmaktadır.Dava tarihi itibariyle, nafaka alacaklısı kadının aldığı maaş, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının aldığı maaş, nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır.O halde, davalının evlenmesi ile yoksulluk nafakası kendiliğinden sona ermiş ise de, mahkemece; dava tarihi itibariyle, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, nafakanın (çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereğince) TMK'nın 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, davalının evlendiği tarihe kadar uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.