Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20933 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14550 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafakanın kaldırılması, indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 30.12.2009 tarihli karar ile boşandıklarını, müşterek çocuk ...' in velayetinin davalı anneye bırakıldığını, davalı lehine 500 TL yoksulluk, müşterek çocuk lehine 1.500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının boşanmadan sonra çalışmaya başladığını, müşterek çocuğun ise özel okuldan alınarak devlet okuluna kaydının yapıldığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, iştirak nafakasının 500 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; nafakanın 2009 yılından beri artırılmadığını, müvekkilinin düzenli şekilde çalışmadığını, davacının düzenli nafaka ödemesi yapmadığını, müşterek çocuğun özel okul masrafları ödenemediği için okul değişikliği yapıldığını, aradan geçen sürede ihtiyaçlarının arttığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davalının asgari ücretle çalışmaya başlamasının yoksulluk halini ortadan kaldırmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi ile, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gerekçesiyle iştirak nafakasına yönelik talebin kısmen kabulü ile, iştirak nafakasının aylık 1.000 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katkıda bulunması gerekir. Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana-baba tarafından müşterek karşılanması da ilke olarak kabul edilmiştir (TMK. 327 md.). Bu nedenledir ki, iştirak nafakasının çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana-babanın mali durumları da gözetilerek takdiri gerekir.Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce "güven" ilkesine aykırı düşer. Zira davalının sözleşme (protokol) ile elde ettiği "statü"ye beslediği güven, davacı (borçlunun) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Ancak, karşılıklı sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa (örneğin olağanüstü dalgalanmalarda edimler arasındaki denge altüst oluyor ve bu yüzden ifa aşırı derecede zorlaşıyorsa) güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (MK. mad. 2) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gündeme gelir.Dosya kapsamı itibariyle, tarafların ... 1.Aile Mahkemesi'nin 30.12.2009 tarih, 2009/1187 E., 2009/1130 K.sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamının 09.02.2010 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki anlaşmaya göre davacı kadın için aylık 500 TL yoksulluk, müşterek çocuk, ... ... için aylık 1.500 TL iştirak nafakası ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.Tarafların sosyal ekonomik durum araştırmasından; davacı tarafın avukat olduğu, aylık 2.000 TL geliri olduğunun tespit edildiği, aylık 500TL kira giderinin bulunduğu, 40 yaşında, bekar olduğu, 3 çocuğunun bulunduğu, yalnız yaşadığı; davalının ise kozmetik firmasında asgari ücretle çalıştığı, annesine ait evde ikamet ettiği, 2009 model Citroen marka otomobilinin bulunduğu, 37 yaşında, bekar olduğu, davalı ile birlikte yaşayan müşterek çocuk ...'in, 28.01.1999 doğumlu olup, öğrenci olduğu anlaşılmaktadır.Boşanma davasından sonra, davacı tarafın ekonomik durumunda, anlaşma protokolü ile kabul edilmiş olan edimlerin uyarlanmasını gerektirecek şekilde öngörülemez ve katlanılamaz nitelikte olağanüstü değişiklik meydana gelmemiştir.Bununla birlikte taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma kararından sonra, müşterek çocuk lehine olan iştirak nafakasında herhangi bir artışa gidilmemiş olup, aradan geçen sürede müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarının artış gösterdiği açıktır. O halde, mahkemece, tarafların gelir durumu, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve genel ihtiyaçları doğrultusunda, anlaşmalı boşanma davasında belirlenen iştirak nafakasının indirilmesi hakkaniyete uygun olmayıp, bu itibarla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakasının yazılı şekilde indirilmesine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.