MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline nişan ve düğünde 235 gram altın takıldığını, davalının iade etmek şartıyla hepsini harcadığını, iade etmediğini, bunun yanında, 3.450 TL değerinde ev eşyalarının da davalıda kaldığını, ayrıca davalının, müvekkilinin babasından aldığı 2.500TL borcu da ödemediğini belirterek ev ve ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 28.450TL' nin ve 2.500TL paranın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müşterek konuttan ayrılırken ziynet eşyalarını beraberinde götürdüğünü , müvekkilinde kalmadığını, davacının iadesini talep ettiği çamaşır makinesinin müvekkili tarafından düğünden önce satın alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, ziynet eşyalarının değeri olan 21.842,00 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Davada; ziynet eşyalarının aynen iadesine yada (olmazsa) ekonomik olarak parasal değerinin tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297.maddesi (HUMK.388.md), hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Somut olayda ziynet eşyaların bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, talep edilen eşyaların her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve bedelinin tahsiline karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar (gram ve ayarı) ve değerlerinin, ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde sadece bedele yönelik hüküm kurulması doğru görülmemiştir.O halde, ziynet eşyalarının aynen iadesine (ayar, adet ve gramları ile birlikte hükümde tek tek belirtilerek) olmadığı takdirde bilirkişi tarafından belirlenen miktarın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, sadece bedele ilişkin hüküm kurularak hem davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılmasının (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilecek ve ayrıca HUMK 388 ve HMK 297 maddesine aykırı infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.Bunun yanında; karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 'nin 12/1.maddesi gereği, reddedilen dava konusu miktar yönünden, davalı lehine nispi vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.