Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2084 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19704 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı 19.08.2014 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15/09/2010 tarih 2009/214 esas ve 2010/144 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocukları ....'ın velayetinin kendisine bırakıldığını, 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede çocuğunun büyüdüğünü, 8. sınıf öğrencisi olması sebebiyle dersaneye yazıldığını, ihtiyaçlarının arttığını, davalının boşanmadan sonra Dışişleri Bakanlığında Yurtdışı temsilcisi olarak Hırvatistan Büyükelçiliğinde göreve başladığını ileri sürerek 150 TL olan iştirak nafakasının 700 TL' ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocukları ....'ın velayetinin davacı bırakılarak kendisinin işsiz olması nedeniyle 150.00, TL. nafaka bağlandığını, bu konuda davacı ile anlaştıklarını, Hırvatistan Büyükelçiliğinde sözleşmeli olarak çalıştığını, geçim sıkıntısı çektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının ve davalının gelir durumu ve ihtiyaçları birlikte değerlendirildiğinde hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 330.maddesinde; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” 331.maddesinde de; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” hükmü düzenlenmiştir.Bu yasal düzenlemeler uyarınca nafaka miktarı tayin edilirken çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile küçüğün genel ihtiyaçları ve ana babanın mali durumunun dikkate alınması gerekmektedir. Boşanma davasının kesinleşme tarihi ile bu dava tarihi arasında 4 yıla yakın bir süre geçmiştir. Bu süre içerisinde büyüyen çocuğun ihtiyaçları arttığı gibi, paranın satın alma gücünde düşüş olduğu da bir gerçektir. Her ne kadar, anne de bu süreçte çalışmaya başlamış ise de, bu husus nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmaz. Bu durumda mahkemece, çocuğun artan ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalı babanın gelir durumu arasında denge kurularak hakkaniyet ölçüsünde nafakanın artırılması gerekirken, davanın tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.