Y A R G I T A Y İ L A M IDavacı İ.. Ç.. ile davalı C.. Ü.. aralarındaki alacak davasına dair Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07/05/2015 günlü ve 2012/909 E.-2013/444 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 27/05/2014 günlü ve 2014/1701 E.-2014/8254 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, 29.05.2012 tarihli dava dilekçesinde; davalının, balık teknesinin sezona hazırlanması ve malzeme temini için davacıdan "borç para aldığını" ve karşılığında 25.07.2005 vade tarihli 58.639 Euro bedelli bonoyu 28.07.2004 tarihinde tanzim ederek verdiğini, 19.12.2008 tarihinde kambiyo senedine mahsus yolla takipte bulunduğunu, davalının zamanaşımı def'i nedeniyle takibin iptal edildiğini, daha sonra bononun genel haciz yoluyla takibe konulduğunu, borçlunun itirazı üzerine İcra Hukuk Mahkemesince itirazın kaldırılmasına dair verilen kararın Yargıtay'ca bozulduğunu ve davanın reddine karar verildiğini; ancak, her halükarda TTK'nın 644. maddesine göre, bono sebebiyle davacının malvarlığında oluşan azalmanın karşılığı olarak iş bu sebepsiz zenginleşme davasının açıldığını belirterek 58.639 Euro'nun senet tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili cevabında; senet vadesine göre 3 yıllık ibraz süresinin son gününün 25.07.2008 ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava zamanaşımının son gününün ise 25.07.2009 tarihi olup, iş bu davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, müvekkilinin davacıya böyle bir senet vermediğini, davacının aralarındaki temel ilişkiyi ispatlamakla yükümlü olduğunu, davacının balık komisyoncusu olmadığı, davalının davacıya borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; Hukuk Genel Kurulu'nun 2001/1-19/230 E.- 2001/310 K., 28.03.2001 tarihli ilamında açıklandığı gibi, davacının hamili olduğu senetlere dayanarak üç yıl içinde keşideciye müracaat etmemesi sebebiyle ancak, vadeyi takip eden üç yıldan sonra, bir yıl içinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçluya başvurması gerektiği dava konusu olayda, belirtilen sürelerin 25.07.2009 tarihinde dolduğunu, davacının süresinde dava açmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin, 27.05.2014 tarih ve 2014/1701 E.-2014/8254 sayılı kararı ile onanmıştır.Davacı vekili süresinde verdiği dilekçe ile Dairemizin anılan kararının düzeltilmesini talep etmiştir. Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı alacağın tahsili davasıdır.Davacı dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde davalıya borç para verdiğini bildirerek temel ilişkiye dayanmıştır.TTK 661.maddesi uyarınca zamaşımına uğramış bir bonodaki alacak temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.04.2007 gün ve 2007/18-153 E-2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi "zamaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıç niteliğindedir." HMK 202 md. (HUMK 292) göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde tanık dinlenebilir. Davacı temele ilişkiye dayanarak talepte bulunduğuna göre; bu davada dayanılan temel ilişkinin tabii olduğu zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Ödünç (karz) sözleşmesine dayanarak para vermiş olan kimsenin açtığı davada TBK 146 (BK.125) maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabidir.Mahkemece, zamanaşımına uğrayan bononun yazılı delil başlangıç niteliğinde olduğu gözetilerek, temel borç ilişkisine dayanan davacıya alacağını tanık dahil her türlü delille kanıtlama olanağı sağlanıp, davalıya da karşı delilleri sorularak toplanacak delillere göre, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce sehven onandığı, bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olup, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 27.05.2014 tarih ve 2014/1701 E.-2014/8254 sayılı "onama" kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.