Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20806 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 895 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : KOCAELİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/06/2014NUMARASI : 2013/740-2014/398Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; abone olan davalı aleyhine elektrik bedelinin tahsili amacı ile icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında; dava konusu sayacın kendi adına kayıtlı olduğunu, 3. kişinin evinin bahçesine kurdukları kesim atölyesinin elektriğinin bu sayaca bağlı olduğunu, ancak bu atölyenin hiç bir zaman işletilemediğini ve makinaları toplayıp gittiklerini, sonrasında bu 3. kişi ya da kiracıların, taşınmazı kullandıkları sürece elektriği de kullandıklarını, 2000 yılından beri kendisine hiç fatura gelmediğini, borcunun bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairecede benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davacı dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulü de mümkün değildir.Somut olayda; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, kaçak elektrik bedellerine psh, iletim, dağıtım vs bedellerinin alacağa dahil edilerek hesaplama yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktır. Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince, bu bedellerin tahsil edilebilecek elektrik bedeline dahil edilerek, tahsili cihetine gidilmesi mümkün değildir.Bu hali ile bilirkişi raporu açık ve denetime elverişli değildir.Öyle ise, mahkemece; bilirkişiden ek rapor alınarak, kayıp-kaçak, iletim dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli gibi bedellerin, tespit edilen elektrik bedeline dahil edilmediğinin saptanması, eğer dahil edilmiş ise, bu bedellerin çıkartılmak sureti ile yeniden hesap yapılması, eğer dahil edilmemiş ise, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.