MAHKEMESİ : ADANA 4.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/862-2013/456 Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, davalı ile 26.08.2009 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığını, davalının iki yıl önce kendisini ailesinin yanına gönderdiğini, o günden beri arayıp sormadığını ve hiçbir ihtiyacını karşılamadığını ileri sürerek aylık 800,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu görev ve sorumlulukları yerine getirmemek için müşterek haneyi terk edip gittiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı lehine aylık 400,00 TL tedbir nafasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik g??rülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine konunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda, dosya kapsamındaki tanık anlatımlarına göre, tarafların yaklaşık 2 yıldır ayrı yaşadıkları, davalının davacıyı babasının evine bıraktığı, arayıp sormadığı ve hiçbir ihtiyacı ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü gerekir. Tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davalının 1939 doğumlu ve emekli olduğu, aylık 700,00 TL emekli maaşı aldığı, köyde kendisine ait evde yaşadığı; davacının 1970 doğumlu olduğu, çalışmadığı, ayaklarından kısmen özürlü olduğu, annesinin evinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Tedbir nafakasının miktarı, davalı kocanın geliriyle orantılı olmak kaydıyla birlikte yaşadıkları zamanda eşine sağladığı geçim şartlarını ayrı yaşama hallerinde de sağlayacak oranda olması gerekir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, özellikle davalının gelir durumuna göre takdir edilen nafaka miktarı fazladır. Mahkemece, davacı tarafın geçimi için gerekli davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı eş yönünden daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.