MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacılar ile davalının kardeş olduklarını, davalı adına kayıtlı olan ... İli ... İlçesi ... Köyü'nde kain 284 parsel sayılı taşınmazın, tarafların murisi (babaları) ... tarafından alındığını ancak en büyük erkek evlat olması nedeni ile davalı adına tapuda tescil yapıldığını, bu taşınmazın bedelinin müvekkilleri davacılar ile muris ... tarafından birlikte ödendiğini, yine müvekkillerinin bu taşınmaza kendi emek ve sermayeleri ile konut ve bazı binalar inşa ettiklerini, bu binaları senelerdir davalının bilgisi ve rızası dahilinde kullandıklarını ancak davalının son dönemde müvekkillerinden kira bedeli talep etmeye başladığını, oysa bu taşınmazın satış bedelinin ödenmesinde ve üzerindeki yapıların inşasında davalının hiçbir katkısı bulunmadığını belirterek, taşınmaza yapmış oldukları faydalı masraflara karşılık 15.000,00 TL nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın satış bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini ve üzerindeki ev ve müştemilatların tamamının da müvekkili tarafından yapılarak ailesinin kullanımına bırakıldığını, müvekkilinin ilk zamanlar ailesinden kira bedeli talep etmediğini ancak 2008 yılında kendi ihtiyacı için taşınmazın tahliyesini istediğini, buna karşın davacıların taşınmazı halen kullanmaya devam ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile miras nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağa ilişkin davacı ... açısından 8.808,03TL'nin davacı ... açısından 8.947,19 TL'nin, davacı ... açısından 8.947,19 TL'nin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Davada; davalıya ait taşınmaz üzerinde davacılar tarafından inşa edildiği ileri sürülen muhdesatların taşınmaza kattığı değer ile taşınmazın satış bedeli için ödenen miktarların tahsili talep edilmiştir.Somut olayda; davacılar, davalıya ait taşınmazın satış bedelinin kendileri tarafından ödendiğini ve yine bu taşınmaz üzerinde kendileri tarafından inşa edilen muhdesatların taşınmaza değer kattığını belirterek, taşınmaza yapmış oldukları faydalı masrafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi için eldeki davayı açmışlardır. Ancak, dava konusu taşınmazı tahliye etmemiş olan davacıların böyle bir dava açarak yapmış olduğu faydalı masrafları isteyebilmesi mümkün değildir. Eldeki davada, davacıların halen faydalı masraflar yaptığını belirttikleri meskeni kullanmakta olup, zilyetliklerini devam ettirdikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacılar ancak taşınmazı davalının açacağı dava sonucunda ya da rızası ile boşalttığında taşınmaza yaptığı faydalı masraf bedelini davalılardan isteyebilir. O halde mahkemece, dava konusu taşınmazı tahliye etmeyen ve taşınmazdan halen yararlanmaya devam eden davacıların, iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığından bahisle davanın reddine karar vermek, gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.